Saat&Saat’in patronu Ramazan Kaya: Kasamda kaç para olduğunu bilmem
Welder, Versace, Guess, Gc, Maurice Lacroix, Michael Kors, Jacques Philippe, Lacoste gibi dünyaca ünlü saat markalarının Türkiye distribütörü Saat&Saat’in patronu Ramazan Kaya, yılda 600 bin adetlik ürün satışının ardındaki ekibini anlattı. Uzun yıllardan beri aynı kişilerle çalıştığını belirten Kaya, “Ekibimdekiler o kadar çok güvendiğim insanlar ki, kasamda kaç para var bilmem” diyor.
ÖZGE YAVUZ
Saat toptancılığı yapan iki dayısının yanında 13 yaşındayken işe başladı. Tahtakale’de başlayan serüveni 1994’te Adidas markasının saat distribütörlüğünü almasıyla bir üst boyuta taşındı, Saat&Saat şirketini kurdu. Anadolu’yu dolaştı. Adidas markalı saatleri satmak için yeni bir bayi yapılanması başlattı. Satış hedefleri tutunca yakaladığı başarıyla birlikte Esprit markasının da Türkiye distribütörü oldu. Yurtdışında fuarlara katılıp Avrupa’da tanınan çok sayıda markanın distribütörlüğünü aldı.
Global arenada ‘marka avcısı’ lakabını alan Saat&Saat’in patronu Ramazan Kaya, bugün Welder’den Versace’ye, Guess’ten Maurice Lacroix’ya kadar 30’a yakın markanın Türkiye operasyonunu yönetiyor. Yılda 600 bin adet saat satan Kaya, bu başarının ardında uzun yılardır birlikte çalıştığı ve çok güvendiği ekip arkadaşları olduğunu söylüyor. Kaya, “Onlara o kadar güvenirim ki, kasamda kaç para olduğunu bilmem. Kasamın anahtarı finans müdürümde durur” diyor. Kaya ile şirketini ve ekibini konuştuk…
• Bize Saat&Saat’i anlatır mısınız? Nasıl başladı hikayeniz?
Biz Tahtakale kökenli bir şirketiz. 1971 yılında Yaşar Dönmez ve Nurullah Dönmez isimli iki dayım saat işine girmişler Tahtakale’de. İsviçre markalı saatleri alır ara toptancılara satarlardı. Ben ve ağabeyim Hamza Kaya da dayımlara katıldık. Ben 1969 doğumluyum. 1982’de saat işine girdim. 13 yaşındaydım. İlkokulu bitirip ticarete atıldım. Dil eğitimi için bir süre Londra’ya gittim. 1994’e kadar dayımlarla toptan saat işini sürdürdük. Saat&Saat’i kurmamız ise Adidas markalı saatlerin Türkiye distribütörlüğünü almamızla başladı. 1994’te Adidas saatleri için yeni bir yapılanmaya ihtiyacımız vardı. O nedenle bu şirketi kurduk. Adidas farklı bir çalışma sistemi gerektiriyordu. Daha önce yaptığımız iş modeli gibi değildi. Benim için de yeni bir kulvar açılmıştı.
• Peki, şirketi nasıl büyüttünüz?
Adidas’la birlikte hızlıca bir bayi yapılanmasına gittik. Anadolu’yu dolaştım, tüm bayileri tespit ettim. Ardından katıldığımız fuarlar ve iyi referanslarla yeni markaların distribütörlüğünü almaya başladık. Adidas’tan sonra Esprit geldi. Tahtakale’deki ofisten Maslak’ta bugün bulunduğumuz binaya taşındık. Ekip büyümeye başladı. Bugün 30’a yakın markanın Türkiye distribütörlüğünü yapıyoruz. Birçok moda markasının tekstil ürünlerinden önce saatleri bizimle birlikte Türkiye’ye geldi. Hızlı büyümemizde moda markalarının saat işine girmesinin de etkisi büyük oldu.
• Türkiye’de bu kadar çok markayı tek çatı altında toplayan başka şirket var mı?
Sadece Türkiye’de değil dünyada yok. Bizim özelliğimiz bu. Biz markaları birbiriyle yarıştırırız. Her bir markayı bir cumhuriyet olarak görür, ona özel ekipler kurarız. Bu işin hem distribütörlüğünü, hem mağazacılığını hem de online satışı bir arada yürüten dünyada tek şirketiz. O nedenle global arenada da hep örnek gösteriliriz.
• Biraz da rakamlara gelmek isterim. İstihdamınız ve mağaza sayınız kaç oldu?
Merkezde 300, mağazalarla birlikte ise bin kişilik istihdama ulaştık. 130 mağazamız var. Ancak kiosklar ve korner’larla birlikte toplam 160 satış noktamız var diyebilirim. Bunun yanında Türkiye’de 400 tane de toptan bayimiz var. Online satış kanalımız da faaliyette. Ciromuzun yüzde 60’ını perakende, kalan kısmını da toptan ve online oluşturur.
• Yılda kaç saat satıyorsunuz?
Bizde 30’a yakın marka var. Kendi kategorimizde dünyadaki en büyük markalar bizim bünyemizde. Yılda yaklaşık 600 bin adet ürün satarız. Bu yıl pandemi nedeniyle 300 bin satarsak iyidir.
• Peki, bir iş gününüz nasıl geçer?
İşe geliş saatlerim sabah 9 ila 10 arasında değişir. Ofise gelir gelmez yardımcım Hayati Bayraktar’ın odasına uğrarım. Kendisiyle çay içer, hem iş konuşur hem de ekonomiden siyasete geniş bir değerlendirme yaparız. Ardından odama gelirim. Görüşülmesi gereken konuları arkadaşlarla masaya yatırırız. Benim direkt ilgilendiğim alan toptan satıştır. Bu bölümdeki arkadaşlar genelde sahada olur. Perakende operasyonumuzun başında kuzenim var. Zaten kendisiyle sürekli beraber olduğum için o konudan da öyle haberdar olurum. Pazartesi günleri birim müdürleri toplantımız olur. Finansla da çok sık görüşürüz. Saat 17.00’de çıkarım. Hafta içi her gün iş çıkışı spor yaparım. Fitness ve boksla uğraşırım. Hafta sonları da araba yarışlarına yarışmacı olarak katılmaya çalışıyorum. Profesyonel araba yarışçısıyım.
● Hafta sonları çalışır mısınız? Mağaza ziyaretleri yapar mısınız?
Hafta sonları çalışmam. Hafta içi mağaza ziyaretleri de zaman zaman yaparım. Ama çok iyi bir ekibe sahip olduğum için ve şirketi en az benim kadar kaliteli ve iyi bir şekilde yönettikleri için beni yormuyor arkadaşlarım. Günlük operasyonun başında ben varım. Yurtdışına her ay bir, iki kez giderim. Ben artık son birkaç yıldır biraz daha şirkette danışılan kişi konumuna doğru gittim diyebilirim. Çünkü çok sıkı ve çok eski yıllardan beri birlikte çalıştığım bir ekibim var. Örneğin Hayati Bey, 26 yıl bizimle çalışıyor.
● Elim kolum diyebileceğiniz kaç kişilik bir ekibiniz var?
Bütün birim yöneticilerim çok başarılı ama ‘elim kolum dört kişi var’ diyebilirim.
● Peki, ekibinizle ilgili neler söylersiniz?
Ben iddia ediyorum bir yıl şirkete gelmesem bu şirket büyür. Yani telefonla bu şirketi yönetebilirim. O kadar kaliteli ve o kadar ne yaptığını bilen bir ekibe sahibim ki, benim nasıl bir şirket yönetmek istediğimi gayet iyi bilirler. Örneğin bir konu olduğunda bana ulaşamasalar bile o sorunu çözerler. Ve benim istediğim şekilde çözmüş olurlar. Üzüm üzüme baka baka kararır. Artık benim ne istediğimi çok iyi biliyorlar. O nedenle içim çok rahat. En önemlisi güven tabii. Ben işlerin takibini yaparım, uzaktan seyrederim, havayı koklarım. Yapı itibarıyla şüpheciyimdir. Ama ekibimdekiler o kadar çok güvendiğim insanlar ki, ben kasamda kaç param var bilmem. Kasanın anahtarı bende değildir, finans müdüründedir. Benden daha özverili çalışan insanlardır.
● Ramazan bey çocuklarınızdan da bahseder misiniz? Şirkette çalışmayı düşünüyorlar mı?
Üç çocuğum var. Büyük oğlum Ahmet Talha 29, Emir 25, kızım Zeynep de 16 yaşında. Talha girişimci ve ticaretle uğraşıyor. Emir de aynı şekilde. Zeynep de eğitimine devam ediyor. Çocuklarım benimle çalışmıyor. Çünkü çınarın altında yetişen ağaç uzamazmış. Ben onlara ‘sizinle çalışmayı istemem’ demedim. Onlar da zaten talep etmedi. Ama gözlemliyorum. Yarın sabah buraya gelseler benden daha iyi iş çıkarırlar.
● Pandemi işlerinizi nasıl etkiledi?
Pandemide 3 ay mağazalar kapalı kaldı. Pandemi olmasaydı tüm yılların en iyi işini yapıyor olacaktık. Mart 15’e kadar ciromuz çok iyi gidiyordu. Ancak pandemiyle birlikte sektör zora girdi. Satışların düşmesinin yanı sıra saat sektörü nisan ayında getirilen yüzde 45’lik gümrük vergisiyle adeta çıkmaza girdi. Avrupa’dan ithal edilen saatlerde vergi uygulanmazken, Avrupa dışından getirilen tüm saatlere yüzde 45 gümrük vergisi eklendi. Durum böyle olunca piyasada İsviçre saatlerini satan firmalarla Uzakdoğu’dan ürün getirenlerin arasında haksız rekabet ortamı doğdu. Bizde de İsviçre’den getirdiğimiz saatler var ama ağırlığımız Uzakdoğu. Ek gümrük vergisi ve döviz kurundaki artışla birlikte maliyetlerimiz arttı. Piyasa deseniz zaten durgun. Bu yıl oldukça zorlu bir dönem yaşıyoruz.
• Peki, maliyetteki artışı nasıl dengeleyeceksiniz? Saatler zamlandı mı?
Hükümetin işverene maaş konusunda çok ciddi destekleri oldu. Mağazalar kapalı olduğu dönemde AVM’ler de destek verdi. Bunlar, şirketlerin batmasına engel oldu. Bizim finansal yapımız kuvvetli olduğu için bunun altından kalkabildik. Satışlar mağazalarda yüzde 50 civarında azaldı. Online da düştü. Karlılıktan fedakarlık yapıyoruz. Ürünlere yüzde 20-25 zam yaptık ama cebimizden de gidiyor.
GELENEKSEL MAĞAZACILIK BİTMEZ
Dünyada son yıllarda artan online ticaret Türkiye’de de hız kazandı. Özellikle pandemi sürecinde markalar online satış ekiplerini artırmaya başladı. Online kanalın cirosu da geçen yıllara göre yükselişe geçti. Ramazan Kaya, Saat&Saat’in de online kanalda başarılı bir şirket olduğunu söylüyor. Ancak Kaya’ya göre dünyada geleneksel mağazacılık asla bitmeyecek. Çünkü markalar mağazacılığı bir şov kanalı olarak görüyor, vitrine, görselliğe yatırım yapıyor. Kaya, “Biz de tüketici memnuniyeti için en lüks mağazaları açmaya gayret ediyoruz. Pandemi sürecinde bile mağaza yatırımlarımızı durdurmadık” diyor.
Türkiye’deki saat pazarının büyüklüğünün ithalat rakamlarıyla 210 milyon dolar olduğunu belirten Kaya, “Sektör bu yıl pandemiden dolayı çok zorlanıyor” diyor.
Ekipte kimler var?
Hayati Bayraktar: Genel Müdür Yardımcısı. Şirketin tüm iş süreçlerini yürütüyor. 26 yıldır şirkette çalışıyor.
Hüseyin Dönmez: Genel Müdür Yardımcısı. 7 yıldır şirkette çalışıyor. Perakende kanalının başında.
Erdal Bektaş: Denetim müdürü. 23 yıldır şirkette çalışıyor. Şirkette aksayan iş süreçlerini tespit ediyor. Ramazan Kaya, Bektaş için, “Erdal şirketin her yerindedir. Her şeyi, sistemin her kanadını bilir” diyor.
Kamil Kaya: Finans Müdürü. 15 yıldır şirkette çalışıyor. Tüm finansal süreci yürütüyor.
Dilek Akbulut: Yönetici asistanı. 4 yıldır şirkette çalışıyor. Kaya’nın iş yerindeki sağ kolu. Kaya’nın tüm programını organize ediyor.
KAYNAK : Dünya Gazetesi