FirmaHBR.COM'a Hoşgeldiniz!

“İklim kriziyle mücadelede İzmir, dünyada önde gelen şehirler arasında”

Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı ve Özgencil Grup işbirliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin destekleri ile bu yıl 5’incisi düzenlenen Ege Ekonomik Forumu başladı. Etkinlikte konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tunç Soyer, İzmir’in iklim kriziyle mücadelede dünyada önde gelen şehirleri arasında yer aldığına dikkat çekti.

“İklim kriziyle mücadelede İzmir, dünyada önde gelen şehirler arasında”

Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı ve Özgencil Grup iş birliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi destekleriyle Ege Ekonomik Forumu başladı. 8-12 Kasım tarihleri arasında 5’incisi düzenlenen ekinlik kapsamında İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tunç Soyer, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi ve Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı (EGEV) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Susam gerçekleştirildi.

Medeniyet tarihinin boyunca insanla doğa arasındaki mücadeleden ibaret olduğunu belirten İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, “İnsan ne zaman bu mücadeleyi kazandığını sandı. Aslında zaman kaybetti. Kazandığımız yerde kaybetmiş olduğumuz konular var. Bu da onlardan birisidir. Doğaya karşı mücadelede üstün geldiğimiz noktada doğa, bize dönüp bir takım şeyler söylemeye başladı. İklim krizi de budur aslında.” ifadelerini kullandı. Köşger, yatırımlardan planlamalara kadar atılacak bütün adımlarda iklim krizi gerçeğinin göz önünde bulundurması gerektiğini vurguladı.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise, küresel iklim krizinin katlanarak büyüdüğünü, bu krizi çözmek için atılan adımların yetersiz olduğunu söyledi. İnsanlığın iklim krizini kırıntılar vererek çözemeyeceğini anlamış durumda olduğunu belirten Soyer, “Doğayla ilgili meseleler yakın bir zaman öncesine kadar onlarca konudan herhangi biri belki de en önemsiziydi. Zirvede gözlemlediğim şey bu durum tümüyle tersine dönmesi oldu.” dedi.

Doğayla uyumlu bir uygarlık kurmanın artık insanlığın en temel konusu haline geldiğini vurgulayan Soyer, Türkiye’nin, Ege Bölgesi’nin ve İzmir’in bu değişimin gerisinde kalma şansı olmadığını vurguladı. Yapılan çalışmaların İzmir’i iklim kriziyle mücadelede daha şimdiden dünyanın önde gelen şehirleri arasında yer almasını sağladığını kaydeden Soyer, görevi süresince bu konudaki kararlılığını artırarak sürdüreceğinin altını çizdi.

Krizi aşmanın iki yolu olduğunu ekleyen Soyer, “İklim krizi bir entelektüel tartışma konusu değil, iklim krizi bir afet, üstelik diğerlerinden farklı olarak “ben geliyorum!” diyenbir afet. Bu krizi aşmanın iki yolu var. Birincisi, dünyadaki diğer şehirlerle uyum içerisinde olmak; ikincisi ise, kendi şehrimizde dayanışma ile hareket etmek.” diye konuştu.

“Sorunların çözümünden teknoloji ortak bileşen”

İklim değişikliğinin şiddetlendirdiği doğal afetler nedeniyle çok ciddi boyutta hem maddi hem de manevi zararlarla karşılaşıldığını belirten TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, “Doğa-ekonomi-ekosistem ilişkisi konusunda, pandemi öncesi döneme kıyasla daha gerçekçi bir tabloyla yüzleşiyoruz. Pandemiden çıkış sürecinde, ekonomi-ekosistem ilişkisine ait sorunlarla yüzleşirken, çözüm yolu arayışlarının hemen hepsinde teknoloji kullanımının ortak bileşen olacağını öngörüyoruz. Sorun olarak ekolojik kriz ve çözüm olarak teknoloji bileşeni önümüzdeki birkaç yılın ana gündemi olmaya devam edecek. Doğa-ekonomi-ekosistem ilişkisini sürdürülebilir iş yapma biçimlerine dönüştürmek ve dünyamızın geleceğini güvence altına almak adına ‘Yeşil bir gelecek için şimdi’ çağrısında hem fikir olmalı ve ortak bir yanıt vermeliyiz. Bu çerçevede, küresel ölçekte yeşil dönüşümü hedefleyen Paris İklim Anlaşmasının ülkemiz tarafından da onaylanmasından dolayı memnuniyet duyuyoruz.” şeklinde konuştu.

“Z kuşağı, sürdürülebilirliğe daha çok önem veriyor”

Üretici ve ihracatçıların sürdürülebilirlik mottosuyla, yeşil üretime yatırım yaparak son 1 yıllık dönemde 15,8 milyar dolar dövizi Türkiye’ye kazandırdığını söyleyen Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Ege Bölgesi yenilenebilir enerji ve yenilenebilir enerji ekipmanları üretimi konusunda Türkiye’nin lideri konumunda. Yenilenebilir enerji yatırımları için yasal mevzuat sadeleştirilmeli ve yatırımcıyı caydıracak bir unsur olmamalıdır.” dedi.

Bugün kullanılan elektriğin yüzde 18’inin yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlandığını, Türkiye’nin bu rakamı katlayabilecek potansiyele sahip olduğunu belirten Eskinazi, şunları söyledi: “Tüketicilerimiz, özellikle de Z kuşağı tercihleriyle yeşil bir dünyaya giden yolu inşa ediyorlar. Z kuşağı sürdürülebilirliğe verdiği değerle diğer kuşaklardan ayrılmakta, sürdürülebilirliği satın alma tercihlerinin merkezine koymakta. McKinsey & Company’ye göre, Z kuşağı tüketici grubu şu anda küresel tüketicilerin yüzde 40’ını ve sadece ABD’de 150 milyar dolarlık harcama gücünü oluşturuyor. Uluslararası pazar araştırma şirketi Euromonitor’a göre Z kuşağı, 2030 yılına kadar dünya çapındaki en büyük tüketici segmentini oluşturacak.”

“Paris İklim Anlaşması’nın Türkiye için uygulayıcısı olmaya talibiz”

Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Susam, forumun bu yıl “Yeşil Bir Gelcek İçin Şimdi” mottosuyla düzenlendiğini aktardı. Ancak Glasgow’da da bugün benzer konuların konuşulduğuna işaret eden Susam, “Peki biz bu forumla neye talibiz? Bizler, bu forumla; Türkiye’nin imzaladığı Paris İklim Anlaşması’nın Türkiye adına uygulayıcısı ve temsilcisi olmaya hazırız. Ege’nin bu görevi en iyi şekilde yerine getirebileceğine yürekten inanıyorum.” dedi.

“Hurda kağıt kullanımı su kirliliğini yüzde 35 azaltıyor”

‘Kırılgan Dünyamızı Nasıl Koruyacağız?’ oturumunda sunum gerçekleştiren İzmir Sanayici ve İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Küçükkurt ise, hızla tükenen doğal kaynaklara dikkat çekti. Son 250 yılda atmosfere 400 milyar ton kadar karbonun eklendiğine belirten Küçükkurt, “Bu miktarın yarısı 1980’li yıllardan başladığını görmek dehşet verici. Dünya tarihinde hiçbir organizma çevreyi bu kadar çabuk değiştirmedi.” dedi.

Türkiye’deki katı atık miktarının 32 milyon tona ulaştığını, bunun ancak yüzde 15-20’sinin geri dönüşüme girdiğini söyleyen Küçükkurt, bundan yıllık 5 milyar dolar ciro elde edildiğini bildirdi.

Türkiye’de toprağa gömülen geri dönüştürülebilir atıkların değerinin ise 15 milyar TL’nin üzerinde olduğuna dikkat çeken Küçükkurt, “Atıkların hammadde olarak değerlendirilmesi ile hurda kağıdın tekrar kağıt imalatında kullanılması hava kirliliğini yüzde 74 ila 94 oranında, su kirliliğini yüzde 35 ve su kullanımını da yüzde 45 azaltmakta.” diye konuştu.

Ülke başına yıllık uyum maliyeti 70 milyar dolar

“Kırılgan Dünyamızı Nasıl Koruyacağız?” başlıklı oturumda konuşan Yaşar Holding Kurumsal ve Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı İsa Çoşkun, iklim krizinin bir varoluş meselesi olduğuna dikkat çekti. “Türkiye olarak bu anlaşmaya taraf olmamız, 2053 yılı için net 0 arbon hedefini koymamız ve statejilerimizi Yeşil Mutabakat Eylem Planı ile desteklemesinin, iklim krizi ile müdacede kapsamında kararlı ve değerli adımlar olarak görüyorum” diyen Çoşkun, son 5 yılın 3 yılında dünyanın şu ana kadar ölçümlenen en yüksek sıcaklık ile yüzleştiğini hatırlattı. Bu durumun yangın, sel gibi felaketlerin yanı sıra, kuraklığa, üretimde kayıplara ve üretim verimliliğinin azalmasına neden olduğunu vurguladı. İklim risklerinin yatırım ve planlama ve stratejilere dahil edilmesi gerektiğini belirten Çoşkun, “UNDP’ye göre iklim değişikliğinin sadece gelişmekte olan ülkelere etkisi yıllık 70 milyar dolarlık bir uyum maliyeti çıkarıyor. 2050’ye kadar bu maliyetin yıllık 500 milyar dolara ulaşabileceği belirtiliyor.” dedi.

Türkiye, ekili buğday alanından 3 milyon hektar kaybetti

Boğaziçi Üniversitesi, İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Doç. Dr. Barış Karapınar, iklim değişikliğinin farklı etki kanallarına dikkat çekti. Kuraklığın, en önemli etki kanallarından biri olan aşırı iklim olayları arasında yer aldığını belirten Karapınar, son yıllarda dünyada genelinde aşırı iklim olaylarının yüzde 300 arttığını, bunun ise dünyaya maliyetinin 350 milyar doları bulduğunu belirtti.

Son 25 yılda kuraklığın kuraklıklar ciddi anlamda arttığını ve tarımın yoğun derecede bundan etkilendiğini belirten Karapınar, şunları kaydetti: “Türkiye’de son 25 senede buğday alanında yaklaşık 3 milyon hektarlık azalma var. Bunun 1 milyon hektarı direkt iklim değişikliği nedenli. Küresel ısınmada 1 derecelik ısı artışı ise buğdayda yaklaşık yüzde 6 ile 7’lik verim kaybına neden oluyor.”

Toprağın yüzde 37’si erozyon ile kayboldu

Farm Urban Kurucu Ortak ve Direktörü Dr. Paul Myers ise, toprak erozyonun muazzam miktarda olduğunu söyledi. Son 40 yılda toprağın yüzde 37’sininin kaybolduğuna dikkat çeken Myers, “Diğer yandan gıda sisteminin ürettiği sera gazı emisyonları için de ürkütücü rakamlar var. Gıda sistemini bir bütün olarak ele aldığımızda, küresel toplam emisyonun yüzde 37’sinin gıda sistemleri olumsuz etkisi söz konusu.” dedi. Myers, gıda sistemleri aracılığı ile 2030 yılına kadar hedeflenen emisyon azaltımının yüzde 20’sinin karşılanabileceğine dikkat çekti.

“Paris İklim Anlaşması kapsamında daha çok adım atılmalı”

2030 yılında, bugünkü 1,5 derece senaryosunda kaçışın pek mümkün olmadığını ancak yavaş yavaş 1,4 dereceye düşürülmesinin öngörüldüğünü hatırlatan EBRD Yeşil Ekonomi ve İklim Eylemi Yöneticisi Emre Oğuzöncül, “Mevcutta yer alan hükümetlerin iklim politiakaları, ulusal katkı beyanları doğrultusunda en iyi tahmin 2100’e gelindiğinde küresel ısınmanın 2.7 dereceye ulaştığı senaryo. Paris İklim Anlaşması’nın 1,5 derecelik hedefi göz önüne alındığında hem politika hem uygulama alanında çok adım atılması gerekiyor. Ulusal katkı beyanlarının, eylem planlarının güncellenmesi ve daha iddialı hale gelmesi gerekiyor.” diye konuştu.

“Güneş, dünyaya, ihtiyacı olan enerjinin 10 bin katını iletiyor”

İzmir Kent Değerlerini Koruma ve Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Yüce, Sorunların nereden kaynaklandığı artık biliniyor. Bir mutabakat da var ve çözüm için de adımlar atılmaya çalışılıyor. Bunların arkasında temiz enerji yaklaşımı yatıyor. Sadece güneş enerjisi ile ilgili, güneş enerjisi dünyaya her saniye aslında 107 bin terrawat enerji sunuyor. Yani dünyanın bugün ihtiyacı olan toplam enerjinin 10 bin katı anlamına geliyor.” dedi.

Yüce, yakın zamanda açıklanan bir araştırma sonucuna göre dünyada 150 milyon konutun sadece çatılarına bugünkü güneş enerjisi teknolojisi ile kurulan sistemlerin, dünyanın toplam enerji ihtiyacı karşılayabileceğini belirtti.

“Philsa’nın İzmir tesisi karbon nötr olma hedefinde”

Philip Morris International’ın (PMI) dünya genelindeki tüm fabrikalarında 2040 yılına kadar tarladan tüketiciye geçen tüm süreçlerde karbon nötr olma hedefini ortaya koyduğunu hatırlatan Philip Morris/Sabancı Genel Müdür Yardımcısı Zeynep Güney Altıntaş, “Philip Morris/Sabancı’nın İzmir Torbalı’daki üretim tesisi Philsa’da ise hedef daha yakın. Philsa’nın hedefi sınırları içerisindeki tüm süreçlerde 2025 yılına kadar karbon nötr olmak.” dedi.

Sera gazı azaltım inisiyatifleri kapsamında Philip Morris/Sabancı olarak attıkları adımlara örnekler veren Altıntaş, şöyle devam etti: “Sıfır kayıp için izleme/ölçme yapıyor ve buna uygun tedbirler alıyoruz. Ekipman verimliliğimizi arttırıyoruz. Temiz teknoloji yatırımlarıyla enerji dönüşümü sağlama yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Örneğin elektriğimizi yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlıyoruz. Daha fazla yenilenebilir enerji yatırımlarını da planlıyoruz. Rüzgar türbinleri, güneş panelleri koyacağız. Çalışanlarımızla ve STK iş birliğinde büyük bir seferberlik içinde projeler yürüterek farkındalıkları geliştiriyor, davranış değişikliğine öncü oluyoruz. Tüm bu inisiyatiflerin gerçekleşebilmesi için kurumsal ve toplumsal bilincin oluşmasının önemi çok büyük, bu nedenle Ege Ekonomik Forum gibi platformların etkili gücüne inanıyor, iş birliklerini önemsiyor ve bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ