FirmaHBR.COM'a Hoşgeldiniz!

Fosil yakıta ‘koronavirüs kalkanı’

Fosil yakıta ‘koronavirüs kalkanı’Ankara Sohbetleri’nin konuğu olan Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu salgının etkilerini değerlendirirken insan direncini artıran temiz havanın önemine dikkat çekti, virüsün fosil yakıt kullanımını azaltmada bir fırsat olarak görülmesini istedi.

Fosil yakıta ‘koronavirüs kalkanı’

Hüseyin GÖKÇE

Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, salgın haline gelen koronavirüsten ders çıkarılması gerektiğini belirterek, geçmiş salgınlarda, hava kirliliği yüksek bölgelerde ölüm oranının iki katına çıktığına dikkat çekti, son dönemlerde kullanımı artan maske ve eldivenlerin, mutlaka ayrı bir şekilde toplanması gerektiği uyarısında bulundu. Ankara Sohbetlerine konuk olan Bozoğlu, Ankara temsilcimiz Ferit Parlak’ın sorularını cevaplandırdı.

-Tüm dünyada hızla yayılan koronavirüse, çevre mühendisleri nasıl bakıyor. Virüsün yayılma hızıyla çevre kirliliği arasında tespit edilebilmiş bir ilişki var mı?

Öncelikle şunu söylemeliyim ki dünyada yaşanan tüm halk sağlığı problemlerinin temel kaynağı çevre sorunlarıdır. Koronavirüsten önce yaşanan salgınları da incelediğimizde, virüsün ortaya çıkmasından tutun, yayılması ve insanları etkileme kapasitesine kadar tüm aşamalarda çevre koşulları ve insanla doğa arasındaki ilişkilerin etkili olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Henüz tam olarak kanıtlanamamakla birlikte, koronavirüsle ilgili bilim insanlarının yaptığı çalışmalarda, bunun yarasa ve veya karınca yiyenlerin, pazarlarla satılması ve bunların yenilmesiyle yayıldığına yönelik ön bilgiler mevcut. Yani bu tarz hayvanların pazarlarda satılması ve bunların insanlar tarafından tüketilmesi, bu işin temel kaynağı olarak gösteriliyor.

– Yani insanoğlunun doğaya çok fazla müdahale etmemesi gerektiğini söylüyorsunuz?

Tabii ki temel noktamız bu. Şimdi, olayın diğer yönüne bakalım. Bir kere bu tip salgınların insanlar tarafından rahat atlatılabilmesi için bünyenin güçlü olması, akciğerin iyi çalışması, kronik hastalığın da olmaması gerekiyor. Sağlıklı bir bünye için ise temiz hava, yeşil alanların çok olması ve temiz suya ulaşılabilirlik gerekmektedir. Eğer hava ve suyunuz temiz değilse, bünyenin direnci düşer. Sadece koronavirüs değil, direnci düşen bünyede başka virüsler de oluşabilir. Hatırlayın 2002 yılında Sars virüsü vardı. Bununla ilgili yapılan araştırmalarda, en çok ölüm oranının hava kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerde gerçekleştiği ortaya çıktı. Havası kirli olan kentte yüzde 8-9 olan ölüm oranı, daha temiz olan bölgelerde yüzde 4’e kadar düştü. Yani pandemi, hava kirliliği zarar görme katsayısını artırıyor.

– Avrupa ülkelerinde daha fazla ölüm yaşanıyor…..

Şimdi bu konu doğrudan bizim alanımızın dışında olmakla birlikte, İtalya, İspanya gibi ölümlerin daha yoğun olduğu Avrupa ülkelerinde nüfusun daha yaşlı olduğunu, gelişmekte olan ülkelerde ise nüfusun daha genç olduğunu görüyoruz. Ancak gelişmekte olan ülkelerde çevre konuları daha çok ikinci planda kaldığı için, oralarda da zararın boyutu artıyor. Ülkemize baktığımızda, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Düzce gibi havası kirli olan illerimizde, solunum yolu hastalıklarına daha sık rastlandığını görebiliriz.

– Peki bu noktada ne yapılması gerekiyor ?

Bu noktada öncelikli hedef, insanların hastaneye gidiş sıklığını ve sayısını azaltmak olmalıdır. İnsanlar sadece koronavirüs sebebiyle değil, gıda zehirlenmesi, hava, su kirliliği, toz gibi etmenlerin sebep olduğu rahatsızlıklarla ilgili de hastanelere gidebiliyor. Bunları azaltmak için de doğal olarak çevre koşullarını daha iyi hale getirmemiz şart. Özellikle belediyeler ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hava ve su kirliliğinin önlenmesi için tedbirler almaları gerekiyor.

– Koronavirüs sizce bu noktada atılacak adımları hızlandırır mı?

Bütün dünyanın, özellikle gelişmiş ülkelerin koronavirüsten ders çıkararak, çevrenin daha az kirletilmesi konusunda çalışması, bütün çevre sorunlarını azaltacak politikalar uygulaması lazım. Temiz havaya ulaşmak için fosil yakıttan kurtulmamız gerekiyor. Gerek sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerekse ABD Başkanı Trump daha önce kamuoyuna, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını deklare ettiler. Ben bu sözlere de güvenerek, bunun fosil yakıt kullanımını azaltmada bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiği yönüyle bakıyorum. Bir de bu süreçte gördük ki toplantı, panel gibi insanların yoğun olarak bir araya geldiği faaliyetler, bilgisayar üzerinden de görüntülü görüşmelerle yerine getirilebiliyor. Önlemler sebebiyle trafiğe çıkan araç sayısı azalınca, hava kirliliği de azaldı. Ancak sorunu tam olarak çözmüyor. Her şey normale dönünce yine trafik kirliliği artacak çünkü… Ayrıca hava ve suyun yanı sıra topraklarımızı da çok iyi korumalıyız. İnsanın doğa ile ilişkisini daha iyi düzenlemeliyiz. Örneğin pet shoplarda hayvan satışları mutlaka engellenmelidir. Buralar, mikrop ve bakterinin temel kaynağıdır.

MASKE VE ELDİVENLER TIBBİ ATIK OLARAK AYRI TOPLANMALI

“Özellikle bu dönemde kullanılan maske ve eldiven gibi ürünlerin, virüsle teması da göz önünde bulundurularak, “tıbbi atık” olarak değerlendirilip, ayrı toplanması gerekiyor. Aksi takdirde bunlar çok büyük risk oluşturuyor. Belediyelerin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın mutlaka bunların toplanması için özel bir sistem kurması şart. Ayrıca kullananların da söz konusu ürünleri ayrı bir poşette toplayarak ağzını sıkı şekilde kapatıp, bu noktalara teslim etmesi gerekir. Aksi takdirde, bunların üzerindeki olası virüslerin sokak hayvanlarına ve diğer canlılara geçmesini önleyemeyiz.”

20 MİLYON ÖLÜMÜN NEDENİ VE İLACI BİLİNİRKEN!

Her yıl 8 milyon kişinin hava kirliliği nedeniyle öldüğü Dünya Sağlık Örgütü’nün raporunda yazıyor…

İstatistik ve “doğru veri” özürlü ülkeler nedeniyle sayının 8 milyonun çok üzerinde olduğu da vurgulanıyor…

***

Tarım kimyasallarının suya/yağmura/gıdaya yaptığı etkiler sonucu, bağışıklık sistemlerimizin aldığı hasara bağlı ölümlerin, toplam ölüm sayısının yüzde 35’i olabileceği de ifade ediliyor…

***

Yani, her yıl, kayda geçen 20 milyona yakın ölümün nedeni ve ilacı biliniyor! Sonrasını yazmaya gerek var mı!? (Ferit PARLAK)

KAYNAK : Dünya Gazetesi

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ