“Türkiye rüzgardan hidrojen üretiminde öncü ülkelerden olabilir”
Siemens Gamesa Türkiye Üst Yöneticisi Ebru Çiçekliyurt, “Türkiye’nin özellikle büyüyen rüzgar enerjisi altyapısıyla, hidrojen teknolojilerinin benimsenip hayata geçirilmesinde öncü ülkelerden olabileceğini düşünüyoruz.” dedi.
Siemens Gamesa Türkiye Üst Yöneticisi Ebru Çiçekliyurt, küresel anlamda hidrojen ekonomisinin, enerji sektöründe giderek daha önemli bir yer edinmeye başladığını, Avrupa ve ABD başta olmak üzere birçok ülkenin yenilenebilir enerji kullanarak hidrojen elde etmek için çalışmalarını hızlandırdıklarını söyledi.
Bu ülkelerde hidrojen üretimini enerji altyapısında kullanmak isteyen şirketlerin aktif bir şekilde çalıştıklarına dikkati çeken Çiçekliyurt, hidrojen teknolojisinin olgunlaştığında bugün geliştirilip test edilmekte olduğu ülkelerden dünyanın farklı bölgelerine hızla yayılacağını ifade etti.
Çiçekliyurt, temiz enerji kaynakları kullanılarak üretilen hidrojenin “yeşil hidrojen” olarak adlandırıldığını belirterek, “Hidrojen karbondan arındırılmış sürdürülebilir bir küresel ekonominin oluşturulması için önemli bir anahtar. Bu noktada Türkiye’nin, özellikle büyüyen rüzgar enerjisi altyapısıyla, hidrojen teknolojilerinin benimsenip hayata geçirilmesinde öncü ülkelerden olabileceğini düşünüyoruz. Hidrojenin bir endüstri ham maddesi ve yakıt olarak kullanımı aslında yeni bir şey değil. Yeni olan, hidrojenin yenilenebilir enerji kullanılarak geniş ölçekte üretilebileceğinin farkına varılmış olması.” diye konuştu.
“Rüzgar enerjisi için müthiş bir potansiyel görüyoruz”
Hidrojenin, çelik ve kimya endüstrileri, deniz taşımacılığı, uzun mesafeli kara yolu taşımacılığı ve havacılık gibi elektrikli hale getirilmesi zor sektörlerin karbondan arındırılmasına yardımcı olmak için büyük bir potansiyel taşıdığına dikkati çeken Çiçekliyurt, şöyle devam etti:
“2019 yılında küresel hidrojen talebi 75 milyon ton oldu. Bu da küresel doğal gaz tüketiminin yüzde 6’sına ve kömür tüketiminin de yüzde 2’sine denk geliyor. Bu emisyonlar tek başına bir ülkeden gelseydi, Avrupa’nın en büyük ikinci emisyon kaynağı ve en yüksek emisyona sahip olan Almanya’ya yakın olurdu. Hidrojen talebinin 2050 yılına kadar her yıl yüzde 7 artması bekleniyor ve hidrojen, yenilenebilir enerji kullanılarak üretilmedikçe küresel iklim değişikliğinin önüne geçmek ve net sıfır emisyon hedeflerine ulaşmak çok zor olacak. Bugün tüm dünyada üretilen hidrojen toplamının yaklaşık yüzde 98’i fosil yakıtlar kullanılarak, yani karbon emisyonuna neden olan doğal gaz ve kömürle üretiliyor. Emisyonlar ancak hidrojen üretmek için yenilenebilir enerji kullanılırsa ortadan kaldırılabilir. İşte tam da burada rüzgar enerjisi için müthiş bir potansiyel görüyoruz.”
KAYNAK : Dünya Gazetesi