Tiffany’nin film gibi öyküsü

Kerim ÜLKER

Geçtiğimiz hafta girişimci dostum Oğuzhan Çiftçi ve eşi Anna ile birlikte sohbetimiz kült filmlerdi. Konu 1960’ların filmlerinden biri olan 1961 yılında beyazperdede gösterime giren başrollerinde Audrey Hepburn’ün yer aldığı “Breakfast at Tiffany’s”e geldi.

Dünyaca ünlü Tiffany markası belki de bu filmle birlikte ikonik hale gelmişti. Bu hafta da Tiffany’nin müthiş hikayesini sizlerle paylaşmak istedim. Her ne kadar modern bir yüze sahip olsa da Tiffany’nin öyküsü 19’uncu yüzyılın ilk yarısına kadar ulaşıyor. 1837 yılında Tiffany & Young adıyla kurulan marka, bu yıl 184’üncü yaşını kutluyor.

Charles Tiffany’nin babasından aldığı bin dolarla okul arkadaşı John Young ile birlikte kurduğu marka, ilk yıllarını kırtasiye ve fantezi malzemeler satarak harcadı. ABD’nin yeni kurulan sosyetesine yönelik pahalı porselenler, gümüş eşyalar üreten Charles Tiffany, 1842 yılında asıl işi olan mücevhere girdi. Avrupa’dan getirilen pahalı taşlarla dikkatleri üzerine çeken marka, bir süre sonra adını günümüzdeki şekli olan Tiffany & Co haline getirdi.

Sosyete kadar siyasetin de ilgisini çeken Tiffany, ilk önemli adımını ise ABD Başkanı Abraham Lincoln’ün evine attı. Lincoln’un başkanlığa gelmesini kutlamak amacıyla yapılan bir kupa tasarım komisyonuna alınan, bir süre sonra da Lincoln’ün eşine değerli kolye ve küpeler yaparak adını duyuran Tiffany, ana işi gümüşten ayrıldı ve 1868 yılında altına yöneldi.

ABD’de lüks dönemini başlatan marka, 1878’de 287 karatlık bir sarı elmas satın aldı. 128.54 karata kesildi. Tiff ani’nin kendi yorumunu da kattığı bu elmasa “Tiffany Diamonds” adını veren marka, mağazasını da bir müzeye çevirerek günde 500’e yakın ziyaretçisine açtı.

Tiffany, 2001 yılında ise tasarımda farklı bir döneme girdi ve “1837 Blue” adıyla bildiğimiz mavisine kavuştu.

Andy Warhol le yılbaşı kartı

Audrey Hebburn “Breakfast at Tiffany’s” filmi, Tiffany’nin belki de kırılma noktalarından biri oldu. Pop Art akımının kurucusu Andy Warhol ile birlikte çalışan hatta birlikte yılbaşı kartları tasarlayan marka, 1995 yılında Louvre Müzesi’nde kendine yer buldu ve Jean Schlumberger’in “Şehirde Elmas” temalı çalışmasını sergiledi. Lüks denilince akla ilk gelen markalardan biri olan Tiffany, yıllık 4.5 milyar dolarlık cirosu ile dünyanın birçok ülkesinde faaliyet gösteriyor.

326 noktada 15 bin çalışanı olan marka, geçtiğimiz aylarda Paris merkezli LVMH’ye yaklaşık 16 milyar dolara satıldı.

Tiffany her ne kadar yöneticilerini veya hissedarlarını değiştirse de film gibi bir hikayeye sahip markalardan biri olarak anılıyor. Belki de bir filmin dokunduğu en dikkat çeken marka olarak ekonomi dünyasında eşsiz bir yere sahip olmaya devam edecek.

Doların mührünü tasarladı

Günümüzde kullanılan Amerikan Doları’nın üzerinde bulunan devlet mührünü 1885’te yeniden tasarlayarak Tiffany imzasını küresel bir güce çeviren Charles Tiffany, 1902 yılında hayatını kaybetti. Ardından tasarım gücü yüksek, sanat alanında öncü bir isim olan oğlu Louis Comfort Tiffany, tasarım direktörlüğü unvanına şirketin yönetimini de ekledi ve babasının attığı adımlara yenilerini ekledi. Dünyaca ünlü sanatçı Pablo Picasso’nun kızı Paloma Picasso, ilk önemli tasarımlarını Tiffany ile gerçekleştirdi. Babasının sanatsal normlarına bağlı kalan Paloma Picasso, Tiffany’nin çizgilerine zikzak ve grafitiler ekledi.