Takım tutar gibi hisse tutulmaz…
Şans Sohbetleri’nde bu hafta, borsanın normalleşmesi sürecinde yapılması gerekenleri ele alan Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, yeni borsa yatırımcılarına uyarılarda bulundu. İkili, ayrıca döviz ve altın piyasalarındaki gelişmeleri değerlendirdi.
Geçen hafta Şans Sohbetleri’nde tartışma yaratan ‘açığa satış yasağı’nı ele alan ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, yasağın BİST-30 için kaldırılmasının ardından, borsanın normalleşmesi için yapılması gerekenleri tartıştı, yeni borsa yatırımcılarına uyarılarda bulundu. İkili, ayrıca döviz ve altın piyasalarındaki gelişmeleri değerlendirdi, bankaların borçlanması açısından örnek olarak Akbank’ın Eurobond ihracatını çeşitli cephelerden değerlendirdi.
Güldağ: Geçen hafta açığa satış yasağını konuştuk. Oradan başlayalım. BIST 30 için kaldırıldı…
Ağaoğlu: Piyasaya ulaşılabilirlik sıkıntılarından bahsetmiştik. MSCI’in Türkiye uyarılarının bir sebebi de açığa satışın olmamasıydı. Geçen hafta ‘uzun sürmez değiştirilir’ demiştik. Nitekim değiştirildi. Yapılan açıklama da şu oldu: ‘Biz yeni bir sistem kurduk. Bu sistemle açığa satışa konu olacak hisse senetleriyle kolaylıkla borç alabileceksiniz. Biz de buna imkan tanıyacağız. Bu sistemi kurmak için biraz geciktirdik.’ Mazeret gibiydi ama önemli olan BIST 30 hisseleri için açığa satış yasağı kaldırıldı.
Güldağ: Tahmin ediyorum, sosyal medya hesaplar üzerinden bir hayli tepki çektin, ‘açığa satışın borsanın olmazsa olmazı’ diyerek. Ben sosyal medyada olmadığım için rahattım bir bakıma. Şaka bir yana, borsada diğer bazı normalleşme adımları da gelebilir…
Ağaoğlu: Gerisi de gelebilir ama öncelikle Endeks 30 teknik olarak yeterli. Çünkü Endeks 30’un karşılığında Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası VİOP var. Geçen hafta açığa satışa destek eleştirileri de aldık. Bu arada sormak lazım; açığa satışı yasakladınız. Açığa alışı da yasakladınız mı? Hayır! Açığa alış nedir? Kredi kullanarak istediğiniz hisse senedini alabiliyorsunuz. Peki açığa satışın yasak olduğu yerde borsa sürekli yukarı gider mi? Çok rahatlıkla gider. Çünkü dengeleyici mekanizma söz konusu değil. Açığa satışın yasak ama açığa alışın serbest olduğu piyasada suni bir fiyat oluşumu olur.
Güldağ: Özellikle borsaya yeni yatırımcıların geldiği bir süreçte önemli…
Ağaoğlu: Evet. Bir de yeni yatırımcılar takım tutar gibi hisse senedi tutuyorlar. Böyle bir dünya yok. Hisse senedinin bir değeri vardır. Bu değer de bilançosuyla, yaptığı işle, bulunduğu sektörle, bulunduğu sektördeki pozisyonuyla, bulunduğu sektörün geleceğe yönelik beklentileri ile ölçülüyor. En sevdiğim örnek Kodak’tır. Bu şirket ortadan kalkmadan önce fotoğraf filminden kazanıyordu. ‘Nasılsa filmden kazanıyorum, çok kar ediyorum’ diyerek dijitale yönelmedi.
Güldağ: Üstelik, dijital fotoğraf makinelerini de önce kendi bünyesinde geliştirmiş olmasına rağmen…
Ağaoğlu: Başkaları ondan önce davrandı ve Kodak kaybetti. Ben teknik analizsiz yola çıkmam ama teknik analiz için de temel analizin doğru ve sağlam olması lazım. Bir hissenin manipülatif olarak pat diye 1’e 20 yaptığı bir yerde teknik analizden bahsedemezsin. Önce temele bakacaksın, temeli tutuyor mu? Doğruysa o zaman teknik analize bakacaksın. Bitcoin ya da Ethereum gibi kripto paraların da teknik analizi yapılıyor. Temeline baktığımda ben şu anda daha erken diye düşünüyorum. Temelini sağlam bulmadığım bir finansal enstrümanın da teknik analizine girmem ben. Yeni halka arz olmuş özellikle sağlık sektörüyle ilgili gelişmelerin olduğu dönemde bazı hisse senetleri yüzde 2 bin getiri sağladı. Halen daha takım tutar gibi ona bakıyorlar. Teknik analizine bakıyorsun. Hiperbolik bir hareket var, bunun sürmesi mümkün değil. Teknik analizde benim kullandığım bir yöntem var. Dairesel bir hareket çiziyorsun. Yükseliyor, yükseliyor. Daha fazla yükselmesi için zamanda geriye gitmesi gerekiyor. Bir yerde kopacak bu iş ısrar etmeyin. Onun için günahmış, kötüymüş gibi gösterilen açığa satış aslında piyasayı dengeleyici bir unsurdur. Hatta çok da iyi bir yanı vardır. Diyelim ki, temel analizi doğru olan bir kağıtta birisi fanatik bir şekilde açığa satıyor, o hissenin gerçek değerinin altında olması için baskı yapıyor. Ama temel analiz sağlamsa gün geliyor o kağıdın karşısında kimse duramıyor. O zaman, açığa satış yapan fanatik de, pozisyonu kapatmak zorunda kaldığından hisse gerçek değerine çok hızlı ulaşıyor.
Güldağ: Sence piyasaların normalleşmesi için başka neler yapılması lazım?
Ağaoğlu: Borsa tarafında fiyat marjları aşağıya ve yukarıya olmak üzere yüzde 10 ve yüzde 20 bandındaydı…
Güldağ: Devre kesici hikayesi…
Ağaoğlu: Evet, bu süreçte maksimum hareketler yüzde 5 ile yüzde 10 aralığında sınırlandı. Yeniden yüzde 10-yüzde 20’ye getirilirse, ‘piyasa normale döndü’ demek için elde yeterince kanıt oluşur. Öte yandan, açığa satış Endeks 100’de de geri gelirsede çok fazla sorun çıkmaz. VİOP kontratlarını da kullanarak para piyasası hareketi yapılıyor. O da bir arbitrajdır. Spekülasyonun devamıdır. Spekülasyon iyi birşeydir. Örneğin, ben faiz oranlarının düşeceğini düşünerek bir pozisyon alırım, başkası yükseleceğini düşünerek pozisyon alır. Ama buradaki pozisyonlar, küçük ve teknik olarak yönsüz pozisyonlardır. İyi tarafı piyasa fiyatını dengelemeleridir. Açığa satışı savununca, bana ‘vadeli de satsınlar’ diye de yorumlar geldi. Vadeli işlem piyasını büyük ihtimalle profesyoneller dışında bireysel yatırımcıların içinde bilen sayısı yüzde 1 bilemedin yüzde 5’dir. Enstrüman olarak tanıdıkları enstrüman değil.Likiditesi de az. Şöyle gariplikleri de oluyor. Temettü vermeyeceği baştan belli olan bir kağıdın günlük cari piyasadaki fiyatı 1-2 ay sonraki cari kontratının üzerinde, bu normal değil. Çünkü açığa satış imkanı olan kağıtta açığa satış olarak bunu spotta satarım. Vadeli kontratlarda kendimi kapatırım. İyi para yaratırım eksi faizle, sonra a) bu parayı plase ederim, b) zaten spot piyasası vadeliden yüksek olduğu için bir de üstüne üstlük para kazanırım. Açığa satışa imkan vermediğiniz an spot piyasadaki fiyat gerçekmiş gibi görünüyor ama değil. Bu yüzden açığa satış gerekliydi. MSCI dedi diye olmasaydı, daha iyiydi. biraz da saklı hesapların arkasına sığınıp atıp tutanlar oldu. Ama olsun sonuç iyi oldu.
Güldağ: Bence de… İşin doğrusu neyse onu söyleyeceğiz. Kim ne derse desin. Herkes üzerine düşeni yapacak. Biz de yaptığımız eleştirilerin nereye varacağından kaygı duymadan sorunları mercek altına alacağız. Zaten ancak bu şekilde, bu sohbetler işlevsel olur, faydalı olur. Sonuçta bizim yatırımcılarımız, vatandaş ve memleket için ne hayırlısı ise o olsun…
Dövizde sıçrama beklenmiyor
Güldağ: Kurda hareket 6.85 TL’lerde sıkıştı kaldı gibi…
Ağaoğlu: Doğrusu, yıl sonu kurum 7.23. Ama dövizde sıçrama, kopma, kırılma şimdilik beklemiyorum. Eylül-ekimde vadesi gelen eurobondlara ve dış borçlanmalara bakacağız. Bu arada arka planda gittikçe artan bir eksi rezerv var. Swap’ları çıkardığımız zaman rezervlerde eksi 25 milyar dolara geldik.
Güldağ: Swap’lar sonuçta emanet para. Ama Merkez Bankası rezervlerinde, bir türlü bitmeyen bir brüte mi nete mi bakmalı tartışması var…
Ağaoğlu: Merkez Bankası’nın rezervlerinde nete bakacağız, yanılmamak için. Brütün içinde Katar’ın parası, Çin’in parası var. Çin’e ilk defa Yuan ve TL üzerinden ödeme yaptık. Büyük rakam değil. Brütle hiç vakit kaybetmeyelim. Herkes parasını çektiğinde kendi yağımızla ne kadar kavrulacağız ona bakmak lazım. Tabii tava yanmıyorsa şu anda…
Akbank’ın ihracı iyi haber…
Güldağ: Akbank’ın eurobond ihracına ne diyorsun?
Ağaoğlu: Günün iyi bir haberi…
Güldağ: Vadesine 5.5 yıl denildi…
Ağaoğlu: 500 milyon dolarlık bir arz için yüzde 7-75 dolar bazında olur beklenen ihraca 4 katı talep geldi. Yüzde 6.80 civarında bağladı. Bu masraflarla birlikte yüzde 7’nin üzerine çıkmıştır. En azından borcu döndürebiliyoruz. Bu yanıyla iyi haber ama bu aynı zamanda o kadar da iyi haber değil…
Güldağ: Neden?
Ağaoğlu: Çünkü yüzde 0-0.25 Fed faizinin olduğu bir yerde yüzde 8.5-9 TL faizinin olduğu bir yerde, 6.80 ile kur riskini içinde barındıran bir borçlanma yapıyorsunuz. Çok ucuz bir para değil. Aynı zamanda mevduata yüzde 1-2 arasında mevduat faizi verdiğiniz dolara göre 6.80 hayli yüksek maliyet. Akbank ya da diğer bankalar olarak baktığında çok fark etmez. Onlar, büyük havuzun içine koyduklarında ortalamada etkisi görece yukarıya doğru olsa bile çok büyük bir etki yaratmıyor olabilir. Büyük havuz çünkü… Bilançoda 500 milyon dolar küçük bir rakam orada. Sonuçta, çok ucuz değil ama döndürebiliyor olmamız, yabancıların dükkanı kapatıp gitmemesi açısından hayli önemli.
Altının yeni hedefi
Güldağ: Altın için ne diyorsun?
Ağaoğlu: Orada kritik 1785 dolar seviyesi var. Daha önceden test ettik. Yakın vadeli kontratlarda 1787-1788’lere geldik. Bu seviyeyi aşarsa, 1900’lere doğru hareket olacak gibi görünüyor. Yeni zirve olacak mı dersen şimdilik yeni zirve görmüyorum. Bir de ara durak 1835 dolar var. Bunlar kritik eşikler, kolayda aşılmıyor. Gümüş eşlik ediyor şu anda ama çok da uyumlu bir eşliği yok. Gümüş desteklemiyorsa altını biraz zor yükselir. Gümüşle altın arasındaki ‘AGU’ paritesi dediğim rakam 115’lere çıktı, 95’lere düşüp yeniden çıkmış durumda. Altın lehine bir açıklık var. Bunun inmesi lazım, gümüşün altına göre daha fazla değer kazanması gerekiyor. Böyle bir ortam şimdilik yoksa altında tek başına kopup gidemez.
Güldağ: Para nereye gidiyor şimdi?
Ağaoğlu: Küresel parasal genişlemenin gideceği alan üç aşağı beş yukarı belli. A- Amerikan tahvillerine gidiyor. Orası olabildiğince düşük seviyede. B- Hisse senetlerine gidiyor. Onlarda aldı başını gittiler. Geriye altın kalıyor. Bitcoin kalıyor.
Güldağ: Şans veriyor musun Bitcoin’e?
Ağaoğlu: Ben kripto paralarla ilgili hep tedbiri tercih ettim…
Güldağ: Ben de ama gençler pek hevesli…
Ağaoğlu: Z kuşağının ‘lale balonu’ bence. Tarihsel olarak böyle balonlar var. O cephenin en büyük motivasyonu, insanlığın tedavi edilemeyen en büyük hastalığı açgözlülüktür…
Güldağ: Evet, yerçekimi kanunlarını tanımlayan Newton bile o dönemin büyük Güney Pasifik balonunda büyük para kaybetmiş.’Doğanın kanunlarını çözdüm ama borsalarınkini çözemedim’ diye yakınmaları var.
KAYNAK : Dünya Gazetesi