FirmaHBR.COM'a Hoşgeldiniz!

Piyasanın çarklarına müdahale yanlış

Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, Şans Sohbetleri’nde dünyada olduğu gibi Türkiye’de de baş ağrıtan ‘enerji krizi’ni masaya yatırdı …

Piyasanın çarklarına müdahale yanlış

Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, Şans Sohbetleri’nde dünyada olduğu gibi Türkiye’de de baş ağrıtan ‘enerji krizi’ni masaya yatırdı. Dönemsel arz kısıtlarının yaşanabildiğine işaret eden Ağaoğlu, başta doğalgaz olmak üzere enerji fiyatlamalarında sunulan gerekçeleri haklı bulmadığını dile getirdi.

Çekirdek enflasyonun dışında tutulsa da, enerji ve gıda fiyatlarının önümüzdeki dönemde her türlü enflasyon denkleminde olumsuz etkiler yaratacağını vurgulayan Hakan Güldağ, faiz indiriminin de faizin yükseltilmesinin de bu aşamada enflasyonla mücadeleye çok da fazla yardımcı olmayacağı bir döneme girildiğini öne sürdü.

Güldağ: Enerji cephesinde arz tedarikine de bağlı olarak fiyatlar yükselmeye devam ediyor. Petrolde 80 doları telaffuz etmiştin, Brent petrolde 83 dolarları gördük. Geçen hafta Kahramanmaraş’ta, ‘Bu yükselişte finansal aktörlerin, fonların etkisi var’ demiştin. Fonların spekülatif hareketleri aynen devam ediyor. Ancak onun ötesinde son dönemde enerji alımında fiziki talep de artmış görünüyor. Ve Çin başta, çeşitli ekonomilerde yaşanan enerji arzındaki dengesizlikler finansal piyasaları yeniden iştahlandırıyor ve alım pozisyonları artıyor. Yani iki taraftan bir iştah var. Putin, ‘Gerekirse ihracat rekorları kırarız, Avrupa’yı doğalgazsız bırakmayız’ deyince biraz sakinleşti piyasa. Ancak Brent petrolde hala 80 doların üzerindeyiz. Enerji krizi derinleşme dinamiğini yitirmedi henüz…

Ağaoğlu: Petrolde şimdi de üç haneler telaffuz edenler var. Şimdi burayı ikiye ayırmamız lazım. Bir, işi petrol olanlar var. Bir de işi değilken, sektörle alakası yokken, petrol üstünden finansal ürün yaratanlar var. Şimdi bunlar aynı zamanda ‘çokçular’ dediğimiz gruptur. Böyle yukarı doğru bir trend başladığında ‘çokçular’ “daha da gidecek” diye düşünür. Ya geç binmişlerdir trene. ‘Bu tren daha çok uzağa gidecek’ diye düşünürler. Ya daha fazla getiri sağlamak amacıyla ‘fiyatlar daha da artacak’ spekülasyonu yaparlar. Çünkü, daha çokçuların gelmesi lazımdır ki ellerindeki malı devredebilsinler. Satıp kârlarını realize edebilsinler.

Güldağ: Şu sıralar devrederler mi?

Ağaoğlu: Zannetmiyorum. Ama her zaman onların istedikleri de olmaz. Ayrıca, hiç şüphesiz enerji arzında ve bunun tedarikinde sıkıntılar var. Üretim tarafında sıkıntılar var. Koronavirüsün yaratmış olduğu işgücü kesintileri var.

Güldağ: Çarpıcı örneğini İngiltere’de izliyoruz. Benzin tedarik zincirindeki yaşanan aksaklıkları çözmek için askeri personel devreye girdi.

Ağaoğlu: Çünkü kamyon şoförü açığı var. Bunun bir kısmı bir anlamda ‘Brexit’in laneti’… Diğer yanda, koronavirüsün yarattığı sıkıntılar var. Tabii böyle problemlerin olduğu yerde çeşitli gerekçeler sunarak bundan faydalananlar da olacaktır. Oluyor da… Üstelik bunu yapabilmeleri için merkez bankaları çok ciddi bir finansal kolaylık sağlamış durumda. Piyasada para bol. Onlar da parayı bol bulunca her yere saldırıyorlar.

Güldağ: Deyim yerindeyse hakkını verdiler piyasayı alt üst ettiler. Asya’da spot piyasada doğalgaz fiyatı, 180 dolarlık petrol fiyatına karşılık gelir şekilde işlem görüyor. Huruç harekatı sürüyor bir nevi…

Ağaoğlu: Şimdi her yere saldırıyorlar derken, borsada benim çok sevdiğim özlü sözler vardır. Onlardan bir tanesi de şu; ‘Ya günün menüsünü yiyeceksin ya da sıranın sana gelmesini bekleyeceksin.’ Yani, ya o günün alım-satımlarıyla uğraşacaksın ya da yatırım yapacaksın. İnanacaksın, bekleyeceksin ki bir gün günün menüsüne senin hisse senedin veya enstrümanın dahil olsun.

Güldağ: Emtia piyasalarında da benzer dengesizlikler ve spekülasyonlar var. Değerli metaller pek gitmiyor. Endüstriyel metaller dalgalı. Pamuk, kahve gibi ürünlerde ise yukarı doğru tırmanış var.

Ağaoğlu: Çünkü bazıları bir enstrümandan çıkıp ötekine giriyor. Değerli metallere daha sıra gelmemiş demek ki. Sen de söyledin, doğalgazdaki artış çok daha ciddi oldu. Bunun arkasında ne var diye bakınca, bazı gerekçeler sıralanıyor…

Güldağ: O gerekçelerden biri, dizi repliği gibi: “Kış geliyor”…

Ağaoğlu: Aynen. Tedarik zincirinde problem var vs. Çeşit çeşit gerekçeler…

Güldağ: İnandırıcı gelmiyor mu?

Ağaoğlu: Evet, doğrusu ben çok inanmıyorum. Çünkü bundan 3 yıl öncesine kadar dünyada doğru düzgün büyük LNG gemileri yokken, ABD kayaç gazını yerleştireceği büyük LNG’leri daha yeni yeni yapmaya başlamışkenki durumdan ne farkımız var şimdi. O zaman dünyada nerede nasıl doğalgaz taşınıyorsa aynı şekilde taşınıyor. Dünya nüfusu son 3 senede 2,5 kat artmadı. Kış sert geçecek meselesi de abartılıyor bence. Hani Kızılderili şefi radyodan duymuş, “Bu sene sert kış geçecek” diye. Gitmiş kabilesine haber vermiş, “bol bol odun toplayın” demiş. Bunu gören beyazlar, “Hımm… Kızılderililer odun topluyor, demek ki, kış sert geçecek, öyleyse biz de odun toplayalım” demiş. Hani böyle birbirini besleyen bir süreç. Eğer bu kış yeni bir buzul çağına girmiyorsak bu gerekçeleri haklı çıkaracak bir şey yok.

Güldağ: Bu konuda belki Mikdat Kadıoğlu hocamız bilgilendirir bizleri. Çünkü gerçekten bir bilgi kirliliği var bu konuda. Ama ‘kış geliyor’ argümanı tuttu…

Ağaoğlu: Doğalgazda ‘kış geliyor’ argümanını kullanabilirsiniz ama onun dışında kullanılabilir pek bir enstrüman yok aslında. O açıdan sıkıntı var. Ve merkez bankaları faizleri artırmaya niyetlenmeden de düzelecek gibi görünmüyor.

Güldağ: O da en az 6-9 ay arası. O sıraya kadar enerji ve gıda fiyatları başımızı epey ağrıtacak anlaşılan. Çekirdek enflasyona geçtik diye sevinemedik. Eylülde çekirdek enflasyon, manşet enflasyondan daha hızlı arttı. Bu da ‘faiz indirimi devam eder’ beklentisini değiştirebilir.

Ağaoğlu: Enflasyon beklentilerinde bir bozulma var. Ve ortada gerçekten bir enflasyon var. Dediğin gibi yurtdışından da ‘ithal’ geliyor. Arz yönlü bir durum.

Güldağ: Şimdi bu durumda Merkez Bankası ne yapar sorusuna gelelim. Bütün tartışmalar bir yana, faizi indirdiğimizde enflasyonla mücadeleye bir katkısı olmayacağı gibi faizi yükseltmemizin de şu aşamada fazla bir katkısı olmayacağı görüşü oluştu bende. Bunun garip bir durum olduğunun farkındayım ama burası da Türkiye…

Ağaoğlu: Bunu faizle terbiye etmeniz hayli zor. Bunların hepsini anlayabiliyorum ve büyük oranda kabul ediyorum. Fakat kabul etmekte zorlandığım, bütün dünya merkez bankaları giderken Mersin’e biz gidiyoruz tersine. Şu son gelen enflasyon verisi ile birlikte bence ekim ayındaki toplantıda belki faiz indiriminde ayaklarını gazdan çekecekler diye düşünüyorum. Yıl sonuna kadar 50’şer baz puanlık bir indirim bekliyorum.

Güldağ: TÜİK’in açıkladığı son enflasyon verisinde kömür fiyatındaki artış yüzde 34’tü. Belki ‘resmi’ tarafta enflasyon ‘ılımlı’ görülüyor ama her an ipin ucu kaçabilir. Zaten ‘ılımlı’ enflasyonların özelliğidir bu…

Ağaoğlu: Bu çerçevede ‘Merkez Bankası ne yapar’ sorusuna içerideki algı indirimlere devam edeceği yönünde. Zaten o nedenle kurda aşağı yönlü anlamlı hiçbir hareket görmüyoruz. Merkez Bankası’nın 50-100 baz puanlık bir hamlesi korkarım ki kur tarafında yeniden bir yukarı hareket 9.20’lere kadar olacakmış gibi görünüyor.

Güldağ: Öyle olursa, enflasyon için tekrardan bir baskı unsuru olacak demektir. Daha son artış enflasyona yansımamışken… Biliyorsun 8.30’lara kadar gelmiştik. Hatta az altına bile indik. Sonra yeniden hızla 8.90’ların üstüne çıktık. 9’a dayandık. O süreçte TL yüzde 8 değer kaybetti . Belki de daha alacak kimse kalmadığından şu sıralar 8.90-95 civarında bir doygunluğa ulaşmış görünüyor. Biraz da bireysel yatırımcının döviz tutma davranışı kurları aşağıya çekme yönünde devreye giriyor. Kur hızla yükselince döviz bozduruyorlar. Döviz ve altın tutan yatırımcı, kurdaki yükselişleri ‘kârlarını’ realize etme fırsatı gibi görüyor. Bu da kurdaki yeni yükselişleri sınırlıyor. Kurda yeniden ani yükseliş beklenmediği sürece bu eğilim bir süre daha devam edebilir.

Ağaoğlu: Ne yaparsanız yapın kurun geçişkenlik özelliği var bir kere. Ayrıca aldığımız darbeler, bir değil, iki değil, üç değil. Navlundan, tedarik zincirinden, hammadde ve yarı mamul fiyatlarındaki artıştan yiyoruz. Çin’deki üretime bağımlı birçok üretimimiz var. Çin fabrikaları durdurunca da darbe yiyoruz. Tabii bugüne kadar uygulanan hatalı politikaların darbesi var. Biz hem içeriden hem dışarıdan, neredeyse her taraftan dayak yiyen bir boksöre dönmüş durumdayız. Ne yazık ki bu durum kısa vadede değişecekmiş gibi durmuyor. O zaman da Merkez Bankası artırırsa belki farklı algılanır ama faize dokunmazsa veya indirirse çok fazla bir şey değişmeyecek. Ve korkarım, geçici mi kalıcı mı tartışmasında ‘kalıcı’ taraf ağırlık kazanacak.

Güldağ: Özellikle yüksek enflasyonun nedenlerini samimiyetle belirleyip üzerine gitmeden enflasyon hangi denklemde alırsak alalım, hangi çekirdeği esas enflasyon kabul edersek edelim başımızı ciddi şekilde ağrıtacak. Geçim maliyetinin şiddetli biçimde arttığı bir süreçte bunun yaratacağı sıkıntıyı ayrıca konuşalım. Bunu hafifletmek için çabaları hiç yok saymıyorum, hiç küçümsemiyorum ama market denetleme ve cezalandırmayı enflasyonla mücadelenin odağına koyarsak bu sadece kendimizi kandırmak olur. Ya da tribünlere oynamak…

Ağaoğlu: Aynı fikirdeyim. Piyasanın kendi içinde çalışmasını engelleyecek müdahalelerle yol alamıyoruz. Zorlayıcı tedbirlerle yapmak yerine kalıcı çözümlerle bu işi çözmek çok daha akıllıca. Dünyadan gelen sorunlar var ama bizim de yapısal olarak çözmemiz gereken sıkıntılar var. Enflasyonla ilgili ne yazık ki bir türlü aşamadığımız temel problemlerimiz var

Güldağ: Ama çözümsüz de değil. Enflasyonu kalıcı biçimde düşürmek kesinlikle uzun soluklu bir mücadele. Kısa vadede mucize çözüm yok. Ama odağımıza, haksızlık yaptığımızı bile bile marketleri değil cari açığımızı, cari fazlaya dönüştürmeyi koyarsak şimdiden rahatlamaya başlarız.

‘Yeni yıl yeni şans’ diyerek yeni bir pozisyonlama başlayabilir

Güldağ: Geçen hafta da konuştuk, bir tür fiyat-ücret sarmalına girebilir Türkiye ekonomisi. Benzer bir tartışmaya dünyada da tanık oluyoruz. Mesela saatlik ücretlerin 14-15 dolardan 20 doların üzerine çıktığı ifade edilen ABD’de de yaşınıyor bu durum.

Ağaoğlu: Elinde çekiç olan dünyayı çivi görürmüş misali ben de olaya fonlara sağlanan bedava para gözüyle bakıyorum. Öyle bakınca da, bu bol parayı piyasadan çekmediğiniz sürece veya bu kadar kolay kullanımda tutmaktan vazgeçmediğiniz sürece, o para birinden çıkıp ötekine giderek bize enflasyon şeklinde yansıyacak. Gelir artışları henüz genele sirayet etmedi. ABD’deki saatlik ücretlerdeki çok majör bir artış değil. Buna karşılık o geliri elde edenlerin harcamak zorunda kaldıkları yerler var. Üretim maliyetleri arttıkça hizmet sektörü de mecburen zam yapıyor. Hele hele bu restoran ve eğlence sektörü herkesin koronavirüsle biriktirdiği parayı çekmeye çalışıyor. O yüzden hizmet sektöründeki yüksek fiyatların kolay kolay geri geleceğini düşünmüyorum. Gelir buraya yakınlaşacak mı? Şimdilik buna daha vakit var gibi… O yüzden de bizim başımızı ağrıtacak olan finansal piyasalardan gelecek olan baskı Fed ve ECB parasal genişlemeyi durdurana kadar devam edecek endişesini taşıyorum. Yeni yıl yeni şans diyerek yeni bir pozisyonlama başlayabilir. Enflasyon tarafında negatif yönlü bir seyir gelebilir. Aksi takdirde bu para ortada kaldığı sürece her yere uğrayacak ve faydalanmaya çalışırken fiyatları da yükseltecek.

Petrol kısa vadede çıkışta, uzunda düşük

Güldağ: Petrolde ileriye dönük olarak vadeli kontratlar ne söylüyor bize?

Ağaoğlu: Petrolde ardışık her aya kontrat vardır ve bu kontratları da istediğiniz zaman alıp satabiliyorsunuz. Kısa vadeli fiyatın uzun vadeli sözleşme fiyatlarından daha düşük olması durumuna contango deniyor. Yani kısa vadede bir sıkışıklık var ama bu sıkışıklık çözülecek, orta ve uzun vadede fiyatlar normalleşecek veya düşecek diye düşünülür. 25 dolardan 83 dolara çıkan petrolün son bir buçuk yıldır bütün kontrat vadelerinde fiyatlar hep ileri vadedeki fiyatlardan yüksekti. İleri vadeler düşüktü. Şu demek: Aslında fiyatın çok çıkacağına inanmıyoruz ve düşeceğini düşünüyoruz ama biz tedbirli olalım. Kısa vadede biz kendimizi garantiye alalım ama uzun vadede düşecek biz onu biliyoruz.

Güldağ: Uzun vadede fiyatlar bugünden düşük…

Ağaoğlu: Evet. Bu anlaşılır bir şey değil. Bunu bana ispat edecek veya ikna edecek dünyada şu anda çok az sayıda insan vardır. O yüzden kısa vadeli merkez bankalarının yaratmış oldukları parasal genişlemenin etkisini ben buradan okuyorum. Yani böyle bir etki olmasa petrolcüler sabit fiyata razı olduklarında bugünkü fiyatla bir sene sonraki fiyatın hemen hemen eşit olması lazım. Böyle bir dünya yok! Şimdi kısa vadede bu oyun devam ediyor o yüzden kısa vadeyi fiyat olarak yukarıda tutuyorum uzun vadede petrol fiyatları düşebilir.

Pamuk fiyatı nereye?

Güldağ: Emtia piyasasında ‘beyaz altın’ olarak nitelendirilen pamuk 1 doların üzerine çıkarak 10 yılın zirvesini gördü.

Ağaoğlu: Libresi 115 senti gördü. Bu seviyeleri de yukarı kırarsa bende pamuğun dünyanın en kıymetli beyaz nesnesi haline geldiği hissi oluşacak. Kaldı ki, ikamesi olan bir ürün.

Güldağ: 150 sente çıkabilir yorumları var..

Ağaoğlu: Öyle olursa herkesin canı yanacak ama ben daha fazla yükseleceğini düşünmüyorum. Buradaki önemli arz sıkıntısı da navlundan kaynaklandı. Orası sakinleşiyor.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ