FirmaHBR.COM'a Hoşgeldiniz!

Leyla Alaton, mezarının başına ne yazılmasını istiyor?

O, Türkiye’nin örnek gösterilen iş kadınlarından biri. Sanat denilince danışılan, kadınlar için önemli farkındalıklar yaratan bir isim …

Leyla Alaton, mezarının başına ne yazılmasını istiyor?

O, Türkiye’nin örnek gösterilen iş kadınlarından biri. Sanat denilince danışılan, kadınlar için önemli farkındalıklar yaratan bir isim, kimileri için ise bir idol. İki erkek annesi, kendi tanımıyla akvitist ve feminist. Yaşamaktan keyif aldığını her fırsatta dile getiren Leyla Alaton’la sanat, annelik ve hayat üzerine konuştuk…

Alarko Holding ve Alvimedica Yönetim Kurulu Üyesi, başarılı iş kadını Leyla Alaton, Sabah’tan Gülçin İşler Fırat’a konuştu.

Öncelikle sanat konuşalım istiyorum. Contemporary Istanbul Çağdaş Sanat Fuarı haftaya başlıyor. Heyecanlı mısınız?
Her zamanki gibi heyecanlıyım ama bu yıl daha büyük bir özlem ve coşkuyla sergileri gezeceğiz. Pandemiden dolayı birikmiş bir coşku var. Aşılı olmanın verdiği rahatlık olsa da tedbiri elden bırakmadan gezmeliyiz. Sergi mekanı Tersane Istanbul da çok güzel bir yer, yurt dışından gelecek sanatseverlerin ağzı açık kalacak.

AMBARGOLARI YIKMAK İÇİN GİDİN

Sanat hayatınızda hep var. Sergiler de artık ilgi görüyor ülkemizde. Sergilere katılım için ne dersiniz?
Beni eğiten şey hep sanat oldu. Hayatınızdaki, iş dünyanızdaki bir sürü problemi sanat ile çözebilirsiniz. Sanat insanın yaratıcılığını kamçılıyor. Ve şimdi sanat ayağımıza gelmiş, kimse tembellik etmesin, rahat ayakkabılarıyla gezsin. Hiçbir şey satın almak zorunda değilsiniz. Görmeniz, eğitilmeniz için yeterli. Aklınızın ambargolarını yıkmak istiyorsanız sanata gidin ve uyanın.

Estetik, güzellik sizin için ne ifade ediyor?

Ahenk, denge ve güzellik hayatımda büyük yer tutuyor. Bir objeye, insana baktığımda mutlaka güzellikleri gören biriyim. Güzellik ruhuma iyi geliyor. Allah bizi bir denge içinde yaratmış. Üzeyir Bey derdi, “Dünyanın en güzel 10 kadının 10 yerini alın, biraraya getirin bir çirkinlik çıkar ortaya.” O kadar doğru ki. Bütün olay bunlar arasındaki dengede saklı, kusurlarımızla bir güzellik oluyor. Estetik ameliyatları çok olunca beyin diyor ki ‘Burada bir yanlışlık var.’

Kendinizden memnun musunuz?

Genelde memnunum. “Bunu iyi ki yaptın Leyla” diyebilmek için az yol kat etmedim. İlk zamanlar böyle bir Leyla değildim.

Geçen zamanla birlikte hayatınızda neler değişti?

Daha farkındalığı olan, kendine güvenen, kendisiyle barışık, kapasitesine inanan biri oldum. Bütün gücümün farkına vardığım dönem; hem iş hem de özel hayatımda ciddi travma yaşadığım dönemdir. İnsan kendi gücünün farkına ancak zorlandığı zaman, travmalarla varıyor. Boşanmak bir kadının hayatında kolay bir şey değildir. Bir de 9 ve 11 yaşlarında iki çocuğunuz varsa… İki erkek çocuğunu iyi, güçlü ve feminist olarak yetiştirmeye çalıştığınızda bu hem öğretici hem de eğitici oluyor. Zamanla kötü tecrübelerinle de ‘İyi ki olmuş’ diyerek barışıyorsun. Seni getirdiği yer o kadar güzel oluyor ki, ‘İyi ki olmuş’ diyorsun.

Oğullarınız 20 ve 22 yaşlarında iki yetişkin… Nasıl bir anne oldunuz?

Şöyle tanımlayabilirim; 18 yaşına kadar onların kaslarını güçlü hale getirmeye çalıştım; sonradan özgürce uçabilmeleri için. Şimdi onların uçması lazım. Korumacı, devamlı kontrol eden bir anne olmamaya çok çalışıyorum.

Leyla Alaton’dan Alaton soyadını çıkarırsanız nasıl olurdu?
Soyadım üzerimdeki şeylerden sadece bir tanesi. İnsan önce adını hak edecek. Soyadım başkaları için bir şeyler ifade edebilir. Ben önce Leyla’yım, sonra Alaton’um. Alaton soyadının altında ne ezildim ne de ona yaslandım.
Babanızın ölüm yıldönümü dolayısıyla sosyal medyada mezar taşıyla bir fotoğraf paylaştınız. Fotoğrafta babanızın hayata dair bir sözü var.

MEZARININ BAŞINA NE YAZILSIN

Allah gecinizden versin de sizin mezar taşınızda ne yazsın isterdiniz?

“Türk kadınlarını ekonomik özgürlükleri olsun diye uyandırdı” yazılsın. İmza feminist Leyla Alaton. Unutturma bunu bir yerde dursun.

20 YAŞINDAN SONRA ÇOCUĞUNUN İŞİNİ HALLEDEN EBEVEYN ONA KÖTÜLÜK YAPIYOR

“Eğer 20 yaşından sonra hâlâ çocuklarımızın işlerini halledersek onlara kötülük etmiş oluruz. O zaman bağımlı oluyorlar, büyümüyorlar ve aynı servisi başkalarından da görmeye devam etmek istiyorlar. Çocuklarımızın hatalarını görüp müdahale etmemek büyük bir özkontrol gerektiriyor, kendini tutacaksın. Onun düşmesini göreceksin ama biliyorsun ki 5 kattan düşmüyor, tökezleyerek düşüyor. Bekleyeceksin düşsün, iyice dizini vursun ki sonrasında daha dikkatli olsun. Ama “Aman düşme, aman tutayım seni” dersen o zaman 5. kattan pat diye düşer. Onlara ders verecek hayati olmayan hataları zevkle seyretmek lazım çünkü bu sayede öğreniyorlar. Benim rahmetli babam da benim hatalarım karşısında kendisini tutmuştur. Beni sevdiği için hatalarımı, kendini tutarak seyretti. Öyle düşünüyorum.”

BABAM FAZLA MÜTEVAZIYDI!

Babanız İshak Alaton’u nasıl anlatırsınız bize?

Babam bu dünyada tanıdığım en mütevazı insandı, hatta fazla mütevazıydı. Herkesi kendisi gibi görürdü. Bu yaşımda daha çok insan tanıyorum ve babamın ne kadar özel bir insan olduğunu anlıyorum. Keşke şimdi gelse de rahat rahat konuşsak babamla. Yine çatışırdık, birbirimizi zorlardık. Kimsenin ona söylemeyeceği şeyleri ben onun yüzüne vurmuşumdur. Babamı yenilemişimdir yani, hiçbir zaman babamın önünde çekinerek oturmazdım. O da muzır bir adamdı, zorlardı beni. Mesela birisinden hoşlanmıyorsam pat diye onu karşıma çıkartırdı. Daha iyi, akıllı, bilge insan olmam için beni devamlı zorlardı. Bir durum değerlendirmesi yapardık, “Yaptıklarını bunun için mi yaptın?” diye sorardım ona. Mesela Amerika’da kemer satıyordum, niye “Orada kal” demedi diye sorardım; belki kemer kraliçesi olacaktım. Niye dönmeme izin vermiş? Düşünsene 26 yaşında iş kurmuşum, küçük deri endüstrisini Amerika’da açmışım, başarımdan haberim yok.

AŞI KARŞITLARI GENÇLERE ZARAR VERİYOR

Şu sıralar ülkemizdeki en önemli tartışmalardan biri de hiç şüphesiz aşı karşıtlığı. Bu konudaki düşüncelerinizi merak ediyorum…

Aşı karşıtlarının tavırlarına çok üzülüyorum. Böyle olduğu için bu illetten kurtulmamız daha uzun sürecek. Bu dünyada tek bir doğru var, o da bilim. Sosyal medyanın kötü tarafı, yanlış bilginin bu kadar kolay yayılması. Aşı karşıtları her sözlerine “diyorlar ki” diye başlıyor. Cehalet ezelden beri var, insanlar gerçek dışı, fantastik şeylere daha fazla inanır. Zaten tersi çok okumayı, araştırmayı gerektiriyor. Şimdi kim yapacak bunu? Biz daha bebekken analarımız hiç sormadı bize yapılan aşıların içinde ne olduğunu. Okulda aşımızı olurduk, ailemizin haberi olmazdı. Biz idare ederiz ama gençleri çok etkileyecek bu durumun uzaması.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ