FirmaHBR.COM'a Hoşgeldiniz!

Gençlerden sanayiciye 13 maddelik manifesto!

İSO’nun iki yıl aradan sonra düzenlediği 15. Sanayi Kongresi, yoğun ilgi gördü. Bini aşkın sanayici ve iş insanının katılım gösterdiği kongrenin sonuç bildirgesini gençler hazırladı. Etkinlik boyunca aldıkları notlar ışığında 13 maddelik bir metin yazan gençler, iş dünyası temsilcilerine “Umudu besleyin ve çözüm için samimi olun” çağrısında bulundular.

Gençlerden sanayiciye 13 maddelik manifesto!

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) 15. Sanayi Kongresi, ‘Başka Türlü Mümkün: Sürdürülebilir Gelecek için Dönüşümü Birlikte Tasarlamak’ temasıyla gerçekleştirilirken, zirveye gençler damga vurdu. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ve İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın ev sahipliğinde düzenlenen kongreye, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton’un yanı sıra bini aşkın sanayici, iş dünyası temsilcisi, akademisyen ve çok sayıda öğrenci katıldı. Kongrenin sonunda, gençler etkinlik boyunca aldıkları notlar ışığında bir sonuç bidirgesi hazırlayarak bini aşkın sanayici, sivil toplum ve akademi dünyasının temsilcilerine sahneden duyurdular.

‘Sanayici olmazsa gelecek olmaz’

Sonuç bildirgesi öncesi kongrenin kapanış konuşmasını yapan İSO Başkanı Bahçıvan, sürdürülebilirlik sürecinin bir günlük bir konu olmadığını, gelecek nesiller için sürekli gündemde tutulması gereken bir unsur olduğunu söyledi.

“Bugün sadece okyanusa bir iki damla koymaya çalıştık ki iyi ki de koyduk” diyen Bahçıvan, şöyle devam etti: “İstanbul Sanayi Odası olarak temel sorumluluklarımız, 70 yıllık tarihimizde sadece bugünün değil, yarının Türkiye’sine ve yarının geleceğine de katkı sunmak. Bu misyonla yola çıkmış olan bir kurum. Tabi ki ülkemize güveniyoruz, tabi ki geleceğimize güveniyoruz çünkü sanayicinin temel faktörü güvenmek. Bizler bugünü düşünerek hareket eden insanlar değiliz. Bugün kurduğumuz bir hayal, 5-10 sene sonraki üretimlerin bizdeki ışıltısı, tohumu oluyor. O bakımdan gelecek güveni olmazsa sanayici olmaz ama sanayici de olmazsa gelecek olmaz.” Bahçıvan, konuşmasının ardından ‘Yeni Neslin Çağrısı’nı yapmak üzere Tuğçe Leygara ve Alperen Onatkan Yılmaz’ı takdim etti. Leygara ve Yılmaz, zirveyi izleyen 20 genç adına ayrıntılarını sunduğumuz çağrı metnini okudu.

Bahçıvan: Geciktiğimiz her gün bize daha büyük zorluklar getiriyor

Kongrenin açılış konuşmasını yapan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “Pandemi, yaşama ilişkin uzun ve zorluklarla dolu filmin sadece kısa bir fragmanı olabilir. Asıl bizi bekleyen korkutucu film iklim değişikliği ve yıkıcı etkileridir. İklim değişikliğiyle mücadelede geciktiğimiz her gün bize daha büyük zorluklar getiriyor” dedi. İSO olarak ‘sorumlu üretim’ yaklaşımını benimsediklerini vurgulayan Bahçıvan, sorumlu üretim anlayışının aynı zamanda iklim değişikliğine maruz kalmanın yarattığı riskleri yönetmeyi de gerekli kıldığını dile getirdi. Sürdürülebilirliğin Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerini bir fırsata dönüştürülebileceğini de belirten Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü: “AB, başta sınırda karbon vergisi olmak üzere sürdürülebilirlik konusunda ülkemizi ve sanayimizi yakından ilgilendiren birçok düzenlemeyi hayata geçirmek kararlılığındadır. Gümrük Birliği içindeki ülkelerin eşit şartlarda rekabet edebilmeleri adına Türkiye’nin de AB ülkelerine sürdürülebilirlik konusunda sağlanacak fon, destek ve ayrıcalıklardan faydalanması gerektiğine inanıyoruz.” Bahçıvan, “Başta çalışanlarımız, şirketlerimizin paydaşları için yarattığı faydanın kalıcı olması için, dönüşüm sürecinin adil ve kapsayıcı olmasını da önemsemeliyiz. Seslerini duyurmakta zorlanan gençleri, kadınları ve engellileri dinlemekle yetinmemeli; anlamaya, desteklemeye ve yollarını açmaya daha çok çaba göstermeliyiz” dedi.

Okyay: Sürdürülebilirlik konusunda devletlere büyük rol düşüyor

İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, kongrenin açılışında yaptığı konuşmada sürdürülebilir gelecek için İSO olarak yoğun mesai harcadıklarını aktardı. Okyay, “Devlet mekanizmaları ve siyasetçiler de demokrasi, kapitalizm, sürdürülebilirlik gündemlerinin hala eksikleri bulunduğunu kabul etmeli; küresel ve yerel ölçeklerde dönüşüme yönelik kapsayıcılığı da temel alan doğru politika ve eylem planlarını ortaya koymalı” dedi. Sanayicilerin isteklerine değinen Okyay, “Türkiye’de ihtiyacımız, konuya tamamen bütünsel bir bakış açısıyla yaklaşılması, kur-faiz tartışmalarının dışına çıkarak rekabetçi konumumuzun güçlendirilmesidir. Bunun en temel unsurlarından biri de beşeri sermayemizdir” diye konuştu. Okyay, “İş stratejisi içerisinde her seviyede paylaşımcı zihniyetle entegre bir sürdürülebilirlik yaklaşımını sahiplenmeliyiz. Kaynakları amaca yönelik verimli bir biçimde kullanarak etki için liderlik anlayışını benimsemeliyiz” ifadelerini kullandı.

“DÖNÜŞÜMÜN DİJİTAL TEKNOLOJİYLE DESTEKLENMESİ ZARURİ”

Kongrede gerçekleşen “Sanayide Dönüşüm; Riskleri Yönetmek, Fırsatları Yakalamak” başlıklı panelde iklim değişikliğiyle sürdürülebilir üretim için atılması gereken adımlar ele alındı. Ilgaz Güsoy’un moderatörlüğündeki panelde Ticaret Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu, UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton, Avrupa Komisyonu Sektör Başkanı Dr. Michael A. Rupp, SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin ile Unilever Türkiye, Orta Asya ve İran Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Seçkin yer aldı.

Dünya ticaretinde yeni dönemin ana paradigmalarını dijital ve yeşil dönüşüm oluşturuyor. Zira yapılan çalışmalar, dijital teknolojinin kullanımının küresel karbon emisyonunu yüzde 20 oranında daha fazla azaltabileceğini de ortaya koyuyor. 20. yüzyılda oluşan tüketim toplumunun refah seviyesini muhafaza ederek net sıfır karbon hedefine ulaşmamız için dijital dönüşümü yeşil dönüşümden ayrı olarak kabul edemeyiz, birlikte değerlendirmemiz gerekiyor.

Pandeminin olumsuz yönleri var ama aynı zamanda öğrendiğimiz konular da var, özellikle dijitalleşmedeki gelişimler konusu. UNDP olarak üç katkı alanı, destek alanına bakıyoruz. Bir tanesi sürdürülebilir kalkınma hedefl eri için finansman fırsatları. İkincisi, strateji ve operasyonların bu hedefl erle uyumlu hale getirilmesi. Üçüncüsü de yeşil ekonomileri destekleyecek politikalar.

Hepimiz birlikte çalışmalıyız. Biraz daha yeşil ve akıllı sistemlere yatırım yapmamız gerekiyor. Aynı zamanda biraz daha enerji verimliliği olan evler yaratmamız gerekiyor. Türkiye’yle birlikte pek çok aynı fikirde olan ülkeyle birlikte doğru bu hedefe doğru ilerlemekteyiz.

2030’a kadar 100’den fazla ülke sera gazı salımını indireceğini taahhüt etti. 40’tan fazla ülke kömürden çıkış planlarını açıkladı. Tabi ki Amerika, Hindistan ve Çin henüz yok ama bu bir başlangıç. Türkiye bence çok önemli bir şey yaptı, 2053’te karbon sıfır olacağımızı beyan ettik ama tabi bu yeterli mi ve buna nasıl gideceğimize dair henüz elimizde bir planlama yok. Bu planlamanın da en kısa sürede oluşuyor olması lazım.

Sürdürülebilirlik içinde birinci prensibimiz, bütün gıdadaki elde edilen tarımsal ürünlerin sürdürülebilir kaynaklardan geliyor olmasını sağlamak. Bu dönüşümü yaygınlaştırabildiğiniz zaman, bir endüstriyi değiştirebildiğiniz zaman bir etkiden bahsedebiliriz. Eskiden sürdürülebilirlik konuştuğumuz zaman, salonlarda 5-10 kişi zor oluyordu ama bugün salonlar COVID ortamında bile dolabiliyor.

SOSYAL GİRİŞİMLER SİSTEM DÖNÜŞÜMÜ HEDEFLİYOR

“Adil ve Kapsayıcı bir Dönüşüm Yaratmak” başlıklı panelde sosyal etki ve sosyal girişimciliğin yanında dönüşüm modelleri masaya yatırıldı. Moderatörlüğünü Aslı Şafak’ın yaptığı panelde Sabancı Holding İK ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanı Hakan Timur, Progressio Vakfı Kurucusu Marcello Palazzi, Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımı Baş Antrenörü ve UNDP Türkiye Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Savunucusu Giovanni Guidetti ile Bilgi Üni- versitesi Öğretim Üyesi ve Sosyal Girişimci Doç. Dr. Itır Erhart yer aldı.

2000’den beri Fortune 500 içindeki şirketlerin yüzde 50’si kaybolmuş. Bir başka araştırmaya göre ise S&P 500 içindeki şirketlerin yüzde 75’i önümüzdeki 10 yıl içinde değişecek. Dolayısıyla şirketlerimiz, organizasyonlarımız, toplumlar, belki de ülkeler bu inanılmaz hızlı değişim karşısında bir var olma yetkinliklerinin kuvvetle sınandığı bir dönemden geçiyorlar. Devam edebilmek için, bu güdüyü sürdürebilmek için geleceği biraz daha kurgulamak, anlayabilmek, çaba göstermek lazım. Ama bu kolay değil. Modelin hem kendi içerisinde ilerici hem de dinamik olması gerekiyor.

Spor ve iş dünyasının çok ortak yanı var, tek bir hedefe ulaşmak için bir ekibi bir araya getiriyorsunuz. Ekip kazandığında, sadece koçun ya da teknik direktörün değil; herkesin ortak bir başarısı oluyor. Sporda ya da iş ortamında olsun, her yerde kritik olan aidiyet duygusu yaratmak. 12 yıl önce Türkiye’ye geldim. Çok fazla şey aldım bu ülkeden, o yüzden bir şey vermek istiyorum. O yüzden Yarının Sultanları projesine başladık. Buradaki temel fikir, onlara bir hayal, bir fikir ve bir amaç vermek. Dezavantajlı bütün bölgelere dokunmaya çalışıyoruz.

Sosyal girişimler, ekoloji ve sosyal fayda amaçlı kurulmuş girişimler aslında. Bir sistem dönüşümü hedefliyoruz. Artık öyle bir noktadayız ki eski iş yapış biçimlerimizle devam etmemiz mümkün değil. Hep birlikte dönüşmek zorundayız çünkü sınırlı kaynakları sınırsızmışçasına yıllardır kullandık, çok insanı geride bıraktık, zarar verdik, şimdi artık bunu yapmaya devam edemeyiz. Sürdürülebilir kalkınmaya bütünsel bakarız. Geleceğin girişimlerinin sosyal girişimler olduğunu düşünüyorum.

İnsanların çıkarları ve diğerlerinin çıkarları arasında bir denge kurması önemli. İnsanları biraz daha bilinçli hale getirmek önemli. Bilmediğimiz çok şey var. Bu sürdürülebilirlik bir dil olmuş, bunu okullarda da öğrenmemiz gerekiyor. Ben de her zaman yeni şeyler öğreniyorum. Toplumda her zaman birbirimizi eğitiyoruz, her yerde, Türkiye’de, ABD’de, her yerde biraz daha bilinçli olmamız gerekiyor.

HOEK: DRAMATİK SONUÇLARLA YÜZ YÜZEYİZ

Sürdürülebilir iş ve sürdürülebilir sermaye alanındaki çalışmalarıyla tanınan, Thinkers50 üyesi, G20, G7 ve COP23’ün uluslararası sesi, ödüllü yazar Marga Hoek de kongrenin konuk konuşmacılarındandı. İklim değişikliği ve eşitlik konusunun bölgesel değil küresel sorun olduğuna dikkat çeken Hoek, konuşmasında çözüm için ortak hareket etmenin önemine değindi. Her yıl tonlarca plastiğin denize atıldığını belirten Hoek “Bugün sıfır atık bile olsa, mevcut olan problemi çözmez. Bu plastiklerin denizlerden okyanuslardan çıkarılması lazım. Aynı şekilde ek karbon emisyonu olmasa bile var olan trilyonlarca ton karbonu yok etmemiz gerekiyor” dedi. Hoek, bu noktada sanayi şirketlerine büyük sorumluluk düştüğünü belirterek çözümü şu sözlerle dile getirdi: “Şirketler çözümün bir parçası olmak istiyoruz demeli, yani pozitif etkiye geçmeleri gerekli. Bu aynı zamanda çok büyük fırsatları da beraberinde getiriyor. Küresel İş Komisyonu’nda da araştırma yaptık. İş dünyası o kadar etkili ki, bir çok yeni pazar açılıyor. 2080’e gelindiğinde dünyada 1 milyon yeni iş olacak. Girişimcilerin önünde çok fazla iş fırsatı olacak. Örneğin yılda 750 milyar dolar gıda ısrafı var. Buna çözüm getirilebilir. Şirketlerin pozitif etkisi için de cesur liderlere ihtiyaç var. Tutarlı olmak ve hesap verebiliyor olmak gerek. Bu konunun B planı yok. Bu yüzden beklemek ve ertelemek seçenek değil. Çünkü B gezegeni yok.”

13 maddelik çağrı

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı pusula edinin

Birleşmiş Milletler’in ilan ettiği Küresel Amaçlar’ı şirketinizde pusula edinin. Geleceğe yönelik bilinçli eylemler geliştirin.

Sürdürülebilirlik politikalarınızla iklim krizinin çözümü olabilecek yeni ekonomik düzene uyum gösterin

“Avrupa Yeşil Mutabakatı” ile yeni bir uluslararası ticaret sistemi ve iş bölümü anlayışı doğduğunu, buna uyumlu olmanın stratejik avantajına ek olarak; verimli ve rekabetçi bir ekonomide yer almanız anlamına geldiğini bilin.

Temiz üretime geçin

Üretim süreçlerinize bütünsel bakarak çevre için faydalı stratejik uygulamalar geliştirin. Ürün ve hizmetlerinizin insanlar ve çevre üzerindeki risklerini azaltın. Üretimde daha az su ve kimyasal kullanın, kirleticileri kaynağında önleyin ve enerji verimliliği sağlayın.

Sürdürülebilir finans uygulamalarını odağınıza alın

Karbon nötr bir ekonomik düzene geçiş sürecinde ESG kriterlerini göz önüne alan sürdürülebilir finans kavramının ön plana çıktığının farkında olarak geleceğe yatırım yapın.

Dijitalleşmeyi önceliklendirin

Dijitalleşmeyi sadece bir iş çözümü olarak değil, sürdürülebilirliği besleyen bir damar olarak ele alın.

Riskleri yönetin, fırsatları yakalayın

İklim krizinin etkilerinin işinizin geleceği için birer risk olduğunun farkına varın. Bu krizi aşmak için risk yönetimi anlayışını benimseyin ve yeni ekonomik düzene adapte olun; geride kalmayın.

İşinize etki merceğinden bakın

Yaptığınız işlerin topluma ve gezegene sağlamış olduğu sosyal değeri, değişimi ve faydayı bilin. Yaşadığınız coğrafyaya olumlu bir etki bırakacak yollardan gidin ve daimi olma becerisi gösterin.

Herkes için eşit, adil, erişilebilir ve kapsayıcı bir dönüşüm yaratın

Adil ve refah seviyesi yüksek bir toplum ortaya çıkartmak için, yaş, cinsiyet, köken, inanç vb. konularda ayrım yapmamayı her zaman odağınızda tutun. Ekonomideki katma değerli büyümenin ve verimliliğin, bugüne kadar işgücü piyasasına dahil edilmeyen kişilerin gücünden, enerjisinden, fikrinden ve inovasyon yeteneğinden yararlanılarak sağlanabileceğini asla unutmayın.

İş dünyasını yeni nesil iş hayatına hazırlayın

Yetenekli genç profesyoneller sürdürülebilirlik aktivitelerini tam anlamıyla sahiplenen” kurumlarla çalışmak istiyorlar. Siz de çalışma ortamınızı, insan kaynakları yönetiminizi ve işe alım süreçlerinizi buna uygun hale getirin.

Kamuyu harekete geçirin

Politika ve mevzuatların değişimi için aracı olun ve talep ettiğiniz değişiklikler ile beraber, dönüşüm için daha büyük bir etkinin doğmasını sağlayın.

Dünyanın geleceği için birlikte çalışın

Masada ve sahada farklı kişi, girişim, platform, kurum ve kuruluşlarla bir arada, iş birliği halinde çözümler geliştirin.

Umudu besleyin

Gözümüzü kapatıp kendimizi 2030 ya da 2050 yılında düşündüğümüzde, umutsuz olmamamız için elinizden geleni yapın.

Sorunlarımızın çözümünün acil olduğunu unutmayın, çözüm için samimi olun

Başta iklim krizi olmak üzere ekolojik ve toplumsal sorunların çözümüne yönelik bir aciliyet içerisindeyiz. Harekete geçmek için beklemeyin ve kararlarınızın uygulanmasını ertelemeyin. Yarın çok geç, adımlarınızı bugünden atın ve yarınlar için yenilikçi ve ileri görüşlü olun. Tüm söylediklerinizde samimi olun, verdiğiniz sözler söylemde kalmasın, yerine getirin. Unutmayın, biz gençler “Yeni Neslin Çağrısı” ile ilettiğimiz bu beklentilerimizin takipçisiyiz.

KAYNAK: DÜNYA

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ