FirmaHBR.COM'a Hoşgeldiniz!

Fon sağlayıcılar yoğurdu biraz üfleyerek yiyorlar

TSKB’nin Türkiye’nin yurtdışından fon bulma penceresi olduğunu vurgulayan TSKB Genel Müdürü Murat Bilgiç, “Dünyadaki ve Türkiye’deki sorunlar hepsi birlikte bir araya gelince bu fon sağlayıcılar yoğurdu biraz daha üfleyerek yiyorlar diyebiliriz bu durumda, bu konuda bir tereddüt hali var” diye konuştu.

Fon sağlayıcılar yoğurdu biraz üfleyerek yiyorlar

Belirttiğiniz gibi zor bir dönemden geçiyoruz. Aslında 2021 yılındaki beklentilerimize paralel bir dünya ekonomisi yaşıyoruz. Çünkü biz pandeminin çıkışında böyle bir hızlı büyüme dönemine girileceğini biliyorduk. Tedarik zincirlerinde kısmen sıkıntı yaşanabileceğini öngörmüştük. Rusya-Ukrayna savaşını öngörmemiştik. Dünya genelinde artan bir enflasyonu kısmen öngörmüştük. Bu savaşla birleşince enerji fiyatlarında ciddi bir yükselişe yol açtı. Dünya genelinde merkez bankalarında bir faiz artırma, enflasyonla mücadele için, eğilimlerini görüyoruz zaten. Ciddi baskılar hissediyoruz. Türkiye ekonomisine gelirsek, artan enerji fiyatları gündemimizde. Pandemi çıkışında biz, Türkiye’de tedariklerde sıkıntı yaşanabileceğini öngörüyorduk. 2021 yılı Türkiye’de ciddi bir büyümeyle kapandı. Bunun çıktılarını enflasyon olarak yaşıyoruz. Belki yurt dışındaki savaş hali bizi dünyayı etkilediğinden farklı boyutlarıyla da etkiliyor çünkü özellikle Ukrayna bizim tedarik tarafında önemli bir girdi ülkemiz. Rusya tarafında hem ticari ilişkilerimiz hem de özellikle turizm tarafını bizim çok ciddi etkiliyor. Türkiye’de enflasyon biraz daha yüksek dünya enflasyonlarına bakıldığında. Ancak bunu hep beraber belki çözerek, yaşayarak gideceğiz. Biz bankacılar bu tür konulara alışığız. Bunlar senaryoları olan konular. Bankacılık risk yönetmektir. Bu dönemde önemli bir görev üstlendiğimi düşünüyorum. Biraz tabii TSKB misyonu itibariyle uzun vadeli kaynaklar temini yani Türkiye’nin aslında yurtdışından fon bulma penceresi diyelim, Bütün kuruluşlardan biz fon sağlıyoruz. Türkiye’deki uzun vadeli yatırımlara kanalize ediyoruz temel misyon bu.

Dünyada fon sıkıntısı yok. Türkiye’nin aslında dünyadan çok ayrışan bir durumu da yok. Ama elbette ki bu fon sağlayıcılar, risk değerlendirmesini yapıyorlar. Dünyadaki enflasyon, korumacılık, tedarik zincirlerinin kırılması, yeni dengelerin oluşması, savaş hali… Buradan ithal ettiğimiz sorunlar var. Kendi makro sorunlarımız da elbette var, bunlar da yok değil. Hepsi birlikte bir araya gelince bu fon sağlayıcılar biraz yoğurdu biraz daha üfleyerek yiyorlar diyebiliriz, bu konuda bir tereddüt hali var. Türkiye’nin bu sebeplerle bozulan bir takım makro görüntüleri de var tabii ki. İşte CDS’lerin yükselmesi, kur hareketleri… Bunlar bir takım endişeler yaratıyor ama Türkiye’ye ilgi kaybolmuş değil. Türkiye çok odaklarında bu tür kuruluşların. Çünkü çok büyük bir ülke Türkiye yani 80 milyondan fazla bir nüfus var, dinamik bir nüfus var, ciddi yatırımlarını tamamlamış bir ülke, altyapı yatırımlarını tamamlamış bir ülke. Bir takım olumsuzluklar düzeldiğinde bu fonlardan akımları çok rahatlıkla görebileceğiz.

Sürdürülebilirlik boyutu olan yatırımlar her zaman fon bulur

Önceliklendirdikleri konular var tabii özellikle bu yeşil dönüşüm olsun, iklim riski olsun, çevresel/sosyal/yönetişim konuları olsun kaynaklar aslında buralara yönlenmiş durumda. Bu tür yatırımları desteklemek istiyor uluslararası kuruluşlar. Bu tür konular aslında TSKB’yi biraz daha ön plana çıkartıyor. Bu dönemdeki güçlükler nelerdir derken, bu tür global güçlükler var. Daha çok korumacılıkla konuşacağız önümüzdeki dönemde. Ülkeler kendi ekonomilerini korumak için birtakım önlemler alacaklar. Faiz politikaları olsun, merkez bankası politikaları olsun. Bir taraftan da ekonomiler çok birbirinin içine girdiği için, bu türden sürdürülebilirlik boyutu olan yatırımlar her zaman fon bulunabilecek. Öyle olunca da TSKB’nin her zaman bir rolü olacak diye düşünmek lazım. Biz uzun vadeli kredi verdiğimizden, orta ve uzun vadeli bakıyoruz. Böyle kısa vadeli dalgalanmalar elbette ki risk yaratıyor ama uzun vadeli perspektifimizi çok da fazla etkilemiyor. Ülkeye inancımız tam, güvenimiz tam. Biz bunu görüyoruz. Onlar da orta uzun vadeli bakıyorlar. Elbette ki kısa vadeli dalgalanmalar bir takım risk yönetimi ilkeleri çerçevesinde tereddüt yaratıyor onlarda da ama şunu ek olarak söyleyebilirim ilgi azalmış değil, kuruluşların ilgisi var. Geçici dönemde sıkıntılar olabilir, ama orta uzun vadede kaynak temininde sıkıntı yok. TSKB’de burada ön planda yer alacak çünkü ciddi bir knowhow’ı var.

Amacım fonları Türkiye’ye yeniden kanalize etmek

Çok köklü bir kuruluş TSKB, 72.yılımızı kutlayacağız önümüzdeki ay… Çok ciddi bir marka değeri var, çok uzun süredir bu faaliyetler içinde yer aldığı için… Paydaşları nezdinde, paydaşlar derken hissedarlarımızı, çalışanlarımızı, müşterilerimizi ve kamuyu kast ediyorum. Ciddi bir kesişim kümesi var burada. Paydaşları nezdinde çok ciddi bir marka değeri var TSKB’nin. Ben böyle bir kurumun başına geldim öyle hissediyorum. Marka değerini elbette ki en birinci önceliğim korumak, daha da güçlendirmek. Bulunduğumuz konjonktürde ben şöyle algılıyorum çok ciddi fon imkanı var Türkiye’nin yurtdışından. Kısa dönemde görüyorum bu tür dalgalanmaları. Biz orta uzun vadeli bakıyoruz daha çok. Bu kaynakların Türkiye’ye gelirken girdikleri önemli bir pencere TSKB… Biz uluslararası finans kuruluşları nezdinde çok ciddi bir güven unsuru oluşturmuş durumdayız. Bu kuruşlar bu fonları verirken, bu fonların doğru alanlarda kullanılmasını istiyorlar. Fonları doğru yerlere aktarabilecek bir kuruluş, TSKB. Öncelikle hedefim, misyonum bu diye düşünmüyorum. Kendime böyle çıta koydum. Bu marka değerini güçlendirmek, bu fonları Türkiye’ye azami ölçüde tekrardan kanalize etmek, bu akımları devam ettirmek.

JBIC ile 220 milyon dolarlık yine sürdürülebilirlik konseptli bir anlaşma imzalamıştık. Yine IFC ile 100 milyon dolarlık bir kredi sözleşmesi imzaladık, hemen ben gelir gelmez EBRD ile 53.5 milyon Euroluk yine aynı konseptli bir sözleşme imzaladık. Yılın ikinci yarısında yine görüşmeler devam ediyor. Dünya Bankası da dahil uluslararası finans kuruluşlarla görüşmeleri devam eden sözleşme süreçlerimiz var. Yine ilave anlaşmalar bu kapsamda imzalanacak. İmzaladım dediğim JBIC ile 220 milyon dolar, IFC ile 100 milyon dolar, EBRD ile 53.5 milyon Euroluk sözleşmeler imzalanmış durumda şu anda bunlar kullanıma hazır bir şekilde, uygun olan projelere bunlar uzun vadeli yatırım kredileri şeklinde kullandırılıyor olacak. Yılın ikinci yarısında da hayata geçeceğini beklediğim, şu anda görüşmeleri süren yine bu kuruluşlarla sözleşmeler imzalayacağız.

Halka arzlar da ihraçlar da 2022’de canlı devam edecek

Yatırım bankacılığına dediğiniz gibi ilgi yüksek. Özellikle bazı aracı kurumların bu yönde lisans almak için başvurduğunu hatta bir kısmının lisans aldığını biliyorum. Çünkü bankacılık hala karlı bir alan Türkiye’de, o yönde iştah da var. 2021 yılı bu konuda canlı geçti. Hem halka arzlar anlamında hem de ihraçlar anlamında. 2021 yılı canlı geçti halka arzlar açısından, 2022’de de biz halk arzlar açısından yine canlı bir yıl bekliyoruz. Biz 2021 yılında 10 adet borçlanma aracı ihracına aracılık ettik. Bunların yedi tanesi yine sürdürülebilir bağlantılı. 2022 yılında da tahvil ihraçlarının ve sukuk ihraçlarının devam edeceğini vurguluyoruz. Portföyümüzde hala konuştuğumuz, halka arzımızda sıraya girmiş çok sayıda şirket var. Tahvil ihraçları ve kira sertifikaları veya diğer borçlanma araçlarının da yine canlı geçeceğini tahmin ediyoruz 2022 yılı için. Bizim bir de aracı kuruluşumuz var biliyorsunuz. Yatırım Finansman Menkul Değerler’le birlikte, yani onu satış kanalı olarak kullanarak bu halka arzlarda özellikle ve diğer borçlanma araçlarının ihracında biz TSKB olarak yine etkin bir rol oynamaya devam edeceğiz. 2022 yılında önem verdiğim konulardan bir tanesi de yatırım bankacılığı konusu. Yani kredi fonksiyonu bir şekilde TSKB’nin son derece güçlü zaten yatırım kredileri ve o tarafa fon sağlama kısmı. Ama hem sermaye piyasalarının derinleşmesi alternatif borçlanma araçlarının etkinleşmesi ve yatırımcıların en etkin finansman imkanlarına kavuşması amacıyla TSKB’nin önemli bir dönüştürücü, kapsayıcı rolü var.

Bilançonun yüzde 90’ı sürdürülebilir krediler, bunu koruyacağız

Bizim bilançomuzdaki kredilerimizin yüzde 90’ınından fazlası sürdürülebilir kalkınma amaçları kapsamında kullanılmış krediler zaten bunlarla ilişkilendirilmiş krediler. Bu yüzdeyi biz düşürmemeyi öngörüyoruz. Yani %90’lar seviyesinde bu devam edecek. Bunun yaklaşık yüzde 60’lık kısmı iklim ve çevre konularıyla alakalı. Türkiye’deki sürdürülebilirlik dönüşümü için kabaca 11 milyar Euro’luk bir yatırım gereksiniminden bahsediliyor. TSKB’nin toplam büyüklüğü şu anda 5 milyar dolar civarında, yani siz öyle diye değerlendirin. TSKB olarak biz önümüzdeki dönemde sürdürülebilirlik bağlamında yaklaşık önümüzdeki 10 yıllık dönemde 5 milyar dolarlık ilave bir kaynak kullandırabileceğimizi öngörüyoruz. Sürdürülebilirlik bizim çalışma sistemimizin mihenk taşı yani bizim omurgamız diyebilirim. Bilançomuzu uluslararası kaynaklardan fonluyoruz. Bu kaynakların tamamına yakını bu kapsamda sağlanıyor. Hatta şöyle söyleyeyim sendikasyonlar dahil, sadece TSKB’nin sendikasyonunu söylemiyorum. Bütün özel bankaların da sendikasyonları neredeyse sürdürülebilir boyutta çevrilebiliyor. Uluslararası kaynakları başka türlü sağlayamaz hale geleceğiz. O yüzden bizim bu hedeflerimizle uyuşuyor aslında. Dediğim gibi hacmen küçük TSKB finans sistemi içerisinde ama bu dönüşümü erken başlattığı için kendi içerisinde, yaklaşık 30 yıldır biz faaliyetlerimiz bu amaçlar çerçevesinde sürdürüyoruz. 11 milyar Euro diye söylediğim dönüşüm içerisinde biz yıllara sari hep pay alıyor olacağız. Kaynakları da bu şekilde aktarıyor olacağız.

KAYNAK: DÜNYA

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ