“Dünyada satılan balın yarısı sahte”
Taklit ve tağşişin en fazla olduğu ürünlerden biri olan baldaki sahtekârlıklara karşı tüketicileri uyaran Elif Tanuğur Samancı, dünya genelinde bal diye satılan ürünlerin yarısının sahte olduğunu bildirdi. Propolis ve arı sütü gibi ürünlere de dikkat çeken Samancı, “Üretim zor, rant çok olduğu için bu ürünlerin de yüzde 90’ı sahte” dedi.

Beslenme açısından zengin bir içeriğe sahip olan bal ve arı ürünleri sahtekârlığın en yoğun olduğu alanlardan biri. Bir bal üretim ülkesi olan Türkiye’de de dönem dönem şeker şurubuna esans katılarak piyasaya sürülen taklit ve tağşiş ürünler tespit edilerek Tarım ve Orman Bakanlığı’nca tüketiciler uyarılıyor. Bunun yanında uygun koşullarda üretilmeyen bal ve arı ürünleri de içerik bakımından orijinal değerini kaybediyor. TÜİK’in istatistiklerine göre Türkiye’de 2024 yılında 95 bin 492 ton bal üretildi.
Üretim bir önceki yıla kıyasla yüzde 16,9 oranında azaldı. Statista verilerine baktığımızda dünya çapında ortalama yıllık doğal bal üretimi 2023’te yaklaşık 1,89 milyon metrik ton oldu. FAO raporlarına göre de dünyada en büyük doğal bal üreticisi ülkeler Çin, Türkiye, Arjantin, İran, Etiyopya ve ABD olarak sıralanıyor. Çin 465 milyon tonla açık ara lider. Buna karşın en yoğun sahte bal üretiminin de bu ülkede yapıldığı sektör temsilcilerince dile getiriliyor.
“Sahte ürünlerin sonu sözleşmeli üretimle gelir”
Gıda mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı da “Arıların Ekosisteme ve Sürdürülebilir Beslenmeye Etkisi” başlıklı sunumunda, sahte arı ürünlerinin dünya genelinde kol gezdiğine dikkat çekti. “Dünyada satılan balın en az yarısı sahte” diyen Tanuğur Samancı, propolis, arı sütü, arı ekmeği gibi üretimi zahmetli ama rantı yüksek ürünlerde ise bu oranının yüzde 90’lara kadar çıktığını dile getirdi. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Teknokent’te bir girişim olarak 12 yıl önce ortaya çıkan ve arı ürünleri konusunda kat ettiği mesafe ile sektörde kendine yer edinen Bee’o Propolis’in “Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin Arı Varsa Hayat Var!” konu başlığı ile düzenlediği toplantıda kurucusu olduğu marka ile ilgili de bilgiler veren Tanuğur Samancı, “Biz sözleşmeli üretim yapıyoruz. On kovan ile başlayan üreticilerimizin hepsi şimdi birer küçük arıcılık işletmesi haline geldi. Dünyada bu sistem ile ödül aldık. Arıcılar sadece üretim, verim ve kaliteye odaklanıyorlar. Sahte ürünlerden kurtulmanın yolu sözleşmeli arıcılık modelinden geçiyor. Sahte ürün yapanlar arılara ve arıcılara zarar veriyor” ifadelerini kullandı.
“Şehirlere arı dostu ağaç ekin plastik palmiyeler ekmeyin!”
İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu da “İklim Değişimi ve Global Etkileri” başlıklı sunum yaptı. Okullarda öğretilen “dört mevsim” söyleminin doğru olmadığını kaydeden Kadıoğlu, “Dört mevsimle başımız belada. Okulda öğretilen her şeye inanmayın. 2 mevsim var; yaz ve kış. Diğerleri geçiş zamanları öyle 3 ay ay filan değil” dedi. İklim değişimi nedeniyle yalanan küresel ısınmaya işaret eden Kadıoğlu, şu mesajları verdi: “İklim değiştikçe Ege’de olan bal belki Karadeniz’de olacak. Dünyanın her tarafı ısınıyor.
En çok kutuplar ısınıyor. Ekvator ile kutuplar arasındaki sıcaklık farkı azaldığı için hava hareketleri değişiyor. Kışın gelen karlar gelmiyor. Avrupa’da sıcak hava dalgasından ölenlerin sayısı açıklanıyor. Türkiye’de de sıcak hava dalgasından ölenler var ama bizde öyle kayda alınmıyor. Şehirlere ağaç dikeceksek arı dostu olsun. Palmiye ekiyorlar. Onlar kuruyor sonra plastik palmiye vs. koyup ışıklandırıyorlar. Kimseye faydası da yok. Havalar ısındığında balıklar kuzeye Karadeniz’e gider ama alıklar güneye gidiyor. Her ne olursa olsun doğayı korumak lazım.”