FirmaHBR.COM'a Hoşgeldiniz!

2023’te 216 milyar dolar aranıyor

Suudi Arabistan’dan 5 milyar, Katar’dan 10 milyar dolar taze kaynak sözü alan Türkiye’nin gelecek bir yılda dış borç geri ödemeleri ve cari açık finansmanı için gereksinim duyduğu toplam dış kaynak şimdiden 216 milyar doları aşıyor.

2023’te 216 milyar dolar aranıyor

Türkiye’yi, kısa vadeli dış borç geri ödemeleri ve cari açık finansmanı dolayısıyla 2023’te rekor bir dış kaynak ihtiyacı bekliyor. Türkiye’nin gelecek bir yılda dış borç geri ödemeleri ve cari açık finansmanı için gereksinim duyduğu toplam dış kaynak şimdiden 216 milyar doları aşıyor.

Türkiye’nin orijinal vadesine bakılmaksızın gelecek bir yılda yapması gereken toplam dış borç geri ödemeleri Eylül sonu itibariyle 185,2 milyar dolar olurken, Kasım ayında yapılan Merkez Bankası Piyasa Katılımcıları Anketi ile belirlenen 2023 yılı cari işlemler açığı beklentisi 31,1 milyar dolar düzeyinde bulunuyor. Kamu ve özel sektörüyle Türkiye’nin gelecek yıl dış borç geri ödemeleri ve 31 milyar dolarda kalması durumunda cari açık finansmanı için 2023 yılında bulunması gereken toplam dış kaynak, şimdiden 216 milyar doları geçiyor.

2023 için hesaplanan dış kaynak ihtiyacı verisine, en son Eylül 2022 itibariyle açıklanan “gelecek bir yılda ödenecek dış borç” tutarı ve piyasaların Ocak-Aralık 2023 yılı için beklediği 185,2 milyar dolarlık cari açık tutarı baz oluşturuyor. Gelecek bir yılda yapılacak dış borç servisi yükümlülüğünün Ocak-Aralık 2023 dönemi itibariyle daha yüksek çıkma olasılığı da bulunuyor. Ayrıca piyasaların anketle belirlenen 31,1 milyar dolarlık 2023 yılı cari açık beklentisinin de aşılması olasılığı bulunuyor.

Bu durumda Türkiye ekonomisinin 2023 yılı içinde bulması gereken toplam dış kaynak miktarı daha da büyüyecek. Bu göstergelerde lehte gelişmeler olması durumunda ise Türkiye 2023 yılında daha az dış kaynağa ihtiyaç duyacak.

Kredi not düşüşü ve CDS puanı yükselişi nedeniyle Batılı finans merkezleri başta olmak üzere uluslararası piyasalardan sınırlı dış borçlanma yapan Türkiye’nin borçlarını çevirme maliyeti yükselirken, döviz rezervleri ise swaplar hariç tutulduğunda eksi düzeyde. Batılı finans kaynaklarına karşılık Türkiye, Suudi Arabistan’dan 5 milyar dolar, Katar’dan 10 milyar dolar taze kaynak sözü aldı.

Türkiye’nin gelecek 12 aylık dönemde ödemesini yapmak zorunda olduğu dış borç geri ödemesi, Eylül sonu itibariyle açıklanan stok verilerine göre 185,3 milyar dolar.

Bu geri ödemenin 37,3 milyar dolarını kamu bankaları da dahil kamu kesimi, 32 milyar dolarını Merkez Bankası (MB), 116,1 milyar dolarını ise özel bankalar dahil özel sektör yapacak.

Merkez Bankası’nın yapması gereken geri ödemeler, eriyen döviz rezervlerini ikame için yapılan swap borçlarından ve mevduatlardan kaynaklanıyor. Net döviz rezervi ekside olan MB’nin diğer ülkelere olan bu swap ve mevduat borçlarının vadesini uzatma yoluna gitmeye çalışması bekleniyor.

Gelecek bir yılda 116 milyar doların üzerindeki tutarla en fazla dış borç geri ödemesini yapmak zorunda olan özel sektörün bu kapsamdaki borçlarının 53,8 milyar doları özel bankalar ve özel finans kurumları; 62,3 milyar doları ise finans dışı özel sektör kuruluşlarına ait bulunuyor. Kamu ve özel bankaların geri ödeyeceği toplam dış borç 83,6 milyar, kamu ve özel diğer finans kurumlarının yükümlülüğü 3,9 milyar dolar. Böylece kamu ve özel kuruluşları ile finans sektörünün yapacağı toplam geri ödeme 87,5 milyar doları buluyor. Bankacılık sektörü geri ödemelerinin 37,2 milyar doları aldıkları krediler, kalan kısmı ise mevduat ve döviz tevdiat hesapları dolayısıyla. Bankacılık dışı sektörlerin yapacağı geri ödemelerin 48,8 milyar dolarını ticari kredi borçları, 18,2 milyar dolarını diğer kredi borçları oluşturuyor.

Cari açık, bir ülkenin dünya ile olan ekonomik ilişkilerinde, ithalat, faiz ve kar transferleri gibi alanlardaki toplam döviz giderlerinin, ihracat, turizm, dış yardım ve işçi gelirleri gibi döviz gelirleri toplamından yüksek olduğu anlamına geliyor. Başka deyişle söz konusu döviz giderleri, sayılan alanlardaki döviz gelirinden fazla olan ülkeler cari işlemler açığı veriyor. Türkiye’de ise cari açığın temel belirleyicisi dış ticaret açığı. Bu nedenle tartışmalar genellikle ticaret açığı üzerine yoğunlaşıyor.

Cari açık, ya daha önce biriktirilen kaynaklar (rezervler) kullanılarak, ya da yurt dışından kaynak ödünç alınarak finanse ediliyor. Döviz rezervleri (swaplar hariç) ekside olan Türkiye’nin cari açığını finanse edebilmek için yurt dışından kaynak bulması gerekiyor. Bu da doğrudan yabancı yatırımlar, portföy yatırımları (sıcak para) ve dış borçlanma şeklinde mümkün. Ancak CDS puanı (risk primi) son yıllarda rekor düzeyde yükselirken, kredi derecelendirme notu diplere inen Türkiye’nin dışarıdan borç bulması zorlaşır ve kaynak temininde maliyet hızla yükselirken, doğrudan yatırım gelişinin de yavaşladığı dikkati çekiyor.

Uzun yıllardır Türkiye ekonomisinin üzerinde adeta Demokles’in kılıcı gibi duran bir tehdit oluşturan cari işlemler açığı, son dönemde yeniden kaydettiği büyüme ivmesiyle ciddi bir sorun olmaya devam ediyor. Geçen yıl yayımlanan 2022’ye ilişkin Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda, cari işlemler dengesinde, mal ihracatının yanı sıra turizm ve yazılım gibi hizmet sektörü ihracatının da katkısıyla kademeli ve kalıcı bir iyileşmenin sağlanması beklentisiyle bu yılın tümünde söz konusu açığın 18,6 milyar dolara gerileyeceği öngörülmüştü.

Buna karşılık Türkiye, yılın ilk dokuz ayında 38 milyar dolar cari açık verdi. Dokuz aylık cari açık, bir önceki yılın eş dönemindeki hacmin tam yüzde 525 üzerinde gerçekleşti. Eylül sonu itibariyle son bir yılda verilen cari işlemler açığı ise 39,2 milyar dolar olarak belirlendi.

2021’in son çeyreğinde gerileyerek 7,3 milyar dolara kadar inen yıllık cari açık, bu yılın başından itibaren ise küresel ekonomideki olumsuzluklar ve dış ülkeler arasında yaşanan gerilimler ve savaşın dış ticaret ve turizme olumsuz yansımalarının da etkisiyle sürekli yükselerek, Şubat’ta 15 milyar doları, Mayıs’ta 20 milyar doları, Ağustos’ta 30 milyar doları aştı, Eylül’de 40 milyar dolara yaklaştı.

Merkez Bankası Piyasa Katılımcıları Anketi’ne göre piyasalar cari açığın bu yılın tümünde 48,8’e ulaşmasını bekliyor.

2023 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda gelecek yıl cari açığın 22 milyar dolara düşmesi hedeflenirken, piyasa katılımcılarının Kasım 2022 sonu itibariyle 2023 yılı cari açık tahmini ise 31,1 milyar dolar. Henüz alınmayan 2022 yılı son çeyrek verileri cari açıkta büyüme ivmesinde yavaşlama işareti verirse, bu gelişme 2023’e de ışık tutacak.

Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda cari açıkta küçülme beklentisine, bu yıl yüksek seyreden emtia fiyatlarında olası gerilemeler, petrol ve doğal gaz arama çalışmaları ve yenilenebilir enerji kapasitesinin artırılması sonucunda dış ticaret açığının önemli bir unsuru olan enerji ithalatında azalış olacağı gibi varsayımlar dayanak oluşturuyor. Bu beklentiler gerçekleşirse, gelecek yıl cari işlemler dengesinde iyileştirici bir etki yaratacağı bekleniyor. İhracatta yeni pazarlara erişim, uluslararası düzeyde ticaret müzakerelerine aktif katılım gibi hususların yanı sıra pazar payı giderek artan hizmetler sektörü ihracatı gibi alanlarda hayata geçirilen uygulamalar sonucunda cari işlemler dengesinde iyileşme yaşanacağı öngörülüyor.

2023 yılında enerji maliyetlerinde artış devam eder ya da düşüş olmaz, Rusya-Ukrayna savaşının dış ticarete ve turizme olumsuz etkileri devam eder ve hizmet ihracatında artış, enerji ithalatında azalış, yeni pazarlara açılmada belirgin bir gelişme olmazsa, Türkiye’nin cari açığı büyümeye devam edecek

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ